Ben ne mi yazdım?
Ben, ne mi yazdım? Kağıttan yolduğum mısralarıma
Hiçliğimi, hiçlerimi, Zülmün hakim olduğu yerde, mazlum bir hiçtir. Bana kalan koskocaman bir hiç ti Onu yazdım Ben ne mi yazdım? Hiçlerin kimsesizler mezarlığına gömdüğüm anılara Okuduğum fatihaları Hayatın yelpazesinde, boğulmamak için çırpınan Sefil bir yaşamın dordurulamaz Kısır döngüsünü Şehrin varuşlarında çöplükleri nimet sayan Çalınmış bir çocukluğun ayak izlerini Evine, eli boş dönen bir babanın Kendi insanlığından duyduğu utancı Dul bir kadının Sonsuzluğa saplanmış bakışlarında Hasretin, özlemin Yangınlarını Seven, sevilen, aşık ve maşukun bahtına çalınan Sinsi mızrakların Onulmaz darbelerini Adı yosmaya çıkmış, sarhoş masalarına Vazodaki çiçek gibi bırakılan bir annenin Tutarsız çırpınışları Çocukları için. Kurtarılma umuduyla şirinlik yapıp Yaptıkça daha çok batan Bir dramı Su ya varamadan vurulmuş, kanatları kırık Bir kartalın göz yaşlarını Beynimin saksılarında küflenmiş çiçeklerimin çığlığını Yazdım Nereye mi yazdım Havaya, su ya, boşluğa, gecenin karanlık yüzüne Şiir kalelerinin burclarına Okyanusların en kuytu derinliklerine Okunmadan çöpe atılan buruşmuş sayfalara Kırış kırış yüzümün çeperlerine Şadırvanların kalbine Minberlerin ayak dibine Minarelerin sonsuza uzanan Sırlı basamaklarına Annelerinin göğsünden beslenen çocukların Gòzlerinde kapanmamış Perdelere yazdım Yazdım, yazdım da Sen Okuyabildin mi? Okuyamasın, çünķü sen yaşamadın Çünkü sen görmedin Görmedin Bir annenin, çöp konteynırın kenarına çocuklarını oturtup Çöpleri karıştırırken, nasıl da utandığını. Adı, sokak çocuklarına çıkmış Toplumdan dışlanmış, suça itilmiş Horlanan, ayıplaan zavallıların Kimbilir Hangi kahpe duygunun kurbanı olduğunu Bir it bile yavrusunu atmazken Ayrı ayrı kişilere aşık olduğunu sanıp ayrılan Aşktan nasipsizlerin köprü altında kalan çocuklarının Kışın ayazında nasıl sabahladığına Şahit oldun mu. Evde beslenen bir kedi kadar değer görmeyen Sabah erken kapı dışarı edilip Park kòşelerinde bastonuna ağlayan Bir dedeyi gördünmü Yanına oturup iki kelam ettin mi hiç Dokundunmu göz yaşlarına Bunlara yüz vermeyeceksin İkide bir kulağını çekeceksin Yüz verdin mi üste çıkarlar Ve işini başına yıkarlar, diyen Bir dilenci gördüğünde, tiskintiyle bakan Sadaka dan habersiz üstten üstten bakan bir patronun Ve İnsanlıktan yere çakılmış Şımarık bir oğlunun Eli altında amele oldun mu hiç İlkesiz, gayesiz, tasavvursuz, kaygısız, sarhoş Bohem hayatın çılgınlıklarında, Görünürde mutlu, gerçekte sefil Yitip giden hayatları Gözledinmi hiç. Hiçliğin karanlığında kaybolan hiçlikler Onca hayatlar El atılmayan, dokunulmayan, görülmeyen Kayıp, yitik, varlığımız Bir mona lisa tablosu kadar konuşulmayan Yarı deli Bir van gogh portresi kadar ederi olmayan Kanlı canlı bir tablo Bakıp görmediğimiz, sırıtıp geçtiğimiz, Dudak böktüğümüz Sıcacık bir gülümsemeyi bile esirgediğimiz Kahrolası, kendi gerçeğimiz. Daha ne Ben ne mi yazdım? Cahit zarifoğlu nun, kırıldıkça muhkemleşen İç kırgınlıklarını Sezai karkoçun mona sını Mevlâna idrisin sükütunda açan çiçekleri Yazdım Kendimce, şiirimsi mısralarımda Ben, ne mi yazdım? Kağıttan yolduğum mısralarıma Hiçliğimi, hiçlerimi yazdım. Çünķü onca hiç varken, Ben de nefes alan bir hiçim |
... Keyfim oldukça şiir okurum okudukça reelde bayıldıklarımda var yalandan bayıldıklarımda... Hele gazlı baloncuklu şiirler yokmu bayar beni ...anlam arıyacamda meteforuna içecem😁😁😁.. Kuran'dan habersiz süreden habersiz yazarda yazar ..okurken güldüğüm kadar gerilirimde .. Sanat değil resmen Banellik
Neyse ya kardeşim sen o hiçlikleri yaz ben Ölene kadar nefesim Yettiğince inşallah okurum seni...Gözlerime değerdir yazdıkların