İKİ CİHANDA DA AZİZ OL, AZİZEM...Ey, azize şerh düştüm düşeli aşka Şerbet misali içtiğim gözlerinde saklı Ah, ay yüzlü sevgili Bir başka aşkın fıtratı değildir bu Fıkra mahiyetinde coşan yüreğimin dökülen kumu Diş dişe değil düş düşe geçmişken Metruk hecelerin de izdivacı Ve o saydam ve o seyyah gönlün kubbesi Bir b/aşka düştüm düşeli Sehven yenik addedilsem de Sevecen yüreğimin kibirli kumrusu Evet, sensin sen naftalin kokulu mazimin üstüne Örtülü aşkın Kâh vecizesi Kâh naziresi Gönül bağım gönül dağım gönül yangınım Köpüren denizin ve de ölümün Beni çağıran nukutu Öncemsin ve de sonram Bense anda saklı bir derviş Geviş getiren sözcüklerin de münazara ettiği Yürekle özdeş Sevgiyle kardeş Bilinmezin kanayan kanadında Bilindik ne varsa Mademki dünde kaldı yorgunluğun tortusu Ve işte şehla düşlerim Ve işte şaibeli sevgilerin önem Arz etmediği bu masum aşkın Deryalara tekabül eden Çağrısından sökün ettim edeli Yoksa bir v/eda türküsü mü belledin? Yazmaya durduğum her şiirin Hicranında kök saldım salalı Lalası ruhun Lebiderya tutkumun Mühründe kayıtlı o nur dolu Yüreğinden yolum geçti geçeli Ve işte tutuşan narım Nazenin varlığında uyuya kalanım Bazen sessiz Bazen şeşi beş Bazense en serkeş Duygunun tütsüsü Yangın öncesi Serildiğim hazanın Büyüsü ve işte ruhumun da iz düşümü Kalben yenik Manen asla olmadığım kadar savruk Külyutmaz yetilerinde aşk meleğinin Yoksa suda kaybolan bir obruk misali Süzgün ve seyyah duyguların deştiği Yaramın öncesi Yâdında dünün Yakardığım Rabbin sönmeyen meşalesi Ve işte Ve ansızın Ve de nokta özürlü bir kelamdan mı duymaktır son arzun? Aşka hatim indirdiğim Özlemin nemi öznemin gizi Seyyah sözcüklerinse alın teri Ve sen, azize Yeter ki aziz ol iki cihanda Ne mahşeri kalabalığı sunsun sana Rabbim Ne de yan cehennem ateşiyle İnancım o ki: Cennetin yegâne yolcusu Sensin sen Ve zifiri karanlığı da delen Aşkın hikmeti Aşkın ümmeti Sen çok yaşa azize… |