KÖR KURŞUNŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bu duygu yüklü şiiri okudum ve hikayesini sizin için çıkartabilirim. Bu dizeler, aşkın acı ve yitirilmiş umutlarının iç içe geçtiği bir hikayeyi anlatıyor gibi görünüyor. İşte bu şiirin hayalî bir hikayesi:
--- **Kör Kurşunların İzindeki Aşk** Bir zamanlar, eski bir kasabada, iki genç kalp arasında derin bir aşk filizlenmişti. Onlar, güneşin ilk ışıklarıyla uyanır, birbirlerine sevgi dolu bakışlar atarlardı. Adları Leyla ve Mert’ti. Leyla’nın gözleri mavisiyle denizleri andırırken, Mert’in gözleri kahverengiydi ve içinde sonsuz bir umut barındırıyordu. Bir gün, kasabanın ortasında bulunan eski bir çınar ağacının altında buluştular. Leyla, Mert’e şöyle dedi: "Bu aşk, kör kurşunlara karşı savaşan bir kalkan gibidir. İçimizdeki sevda masalı, onları yenip geçer." Mert, Leyla’nın elini tuttu ve "Evet," dedi. "Kör kurşunlar gelir, ama bizim aşkımız onları savurur. İz bırakmasına izin vermeyiz." Ancak hayat, bazen en güzel masalları bile kırıp geçirebilirdi. Bir gün, Leyla ve Mert arasında bir anlık öfke patladı. Kör kurşunlar, sessizce gizlenmişti ve hedeflerini vurdu. Leyla’nın gözlerinde yaşlar, Mert’in gönlünde dertler açtı. İkisi de sessizce acılarını taşıdı. Gecenin karanlığına gömüldüler. Her bir anı, bir zindana dönüştü. Kör kurşunlar, aşklarını delip geçti. Ama Leyla ve Mert, birbirlerine sıkıca sarılarak hayatta kalmayı başardılar. Onların aşkı, kırılan kalpleri yeniden diriltti. Bir sabah, güneş yine doğdu. Leyla ve Mert, umutla bakarken yarınlara, kör kurşunların izlerini taşıdılar. Ama bu sefer, yüreklerinde bir direnç vardı. Sevdaları, her güzel söze meydan okuyordu. Ve sonunda, sevdalarının sonu geldi. Bir kör kurşun, Leyla’nın kalbini vurdu. Mert, sessizce onun yanında durdu. Leyla’nın gözleri hüsranla doluydu. "Sevdamızın sonu burası mı?" diye sordu. Mert, Leyla’nın elini tuttu ve "Hayır," dedi. "Sevdamızın sonu burası değil. Bizim hikayemiz sonsuzluğa uzanır. Kör kurşunlar, sadece bedenimizi vurabilir, ama ruhumuz hep birlikte olacak." Ve o gün, kasabanın eski çınar ağacının altında, Leyla ve Mert’in aşkı, kör kurşunların izlerini taşıyan bir masal olarak yazıldı. Onlar, bir başına değil, birlikte sonsuzluğa doğru yürüdüler...
Yüreğimi dağlar, acı bir söz,
Kör kurşunlar gelir, hiç sormaz öz. Bir sevda masalıydı bizdeki, Vurur da geçer, bırakmaz iz, göz. Ayrılık rüzgarı eser yine, Her nefes alırken batar içime. Kör kurşunlar savrulur, vurur canı, Kurşun yarası açar, solgun beden. Gözlerimde yaşla, gönlümde dert, Kör kurşunlar deler, ruhu perişan. Bir anlık öfkeyle yıkılır hayal, Kurşun yarası kalır, sadece hüsran. Umutla bakarken yarınlara, Kör kurşunlar düşer, vurur yüze. Bir sevda masalıydı bizdeki, Kör kurşunlar bitirir, her güzel söze. Sevdamızda vardı bin bir heves, Her kelime aşkla dolardı, herkes. Kör kurşunlar çaldı, aldı ne var ne yok, Kurşun yarasıyla kaldık, sessiz bir nefes. Gecenin karanlığına gömüldük, Kör kurşunlar vurdu, sustuk, çözüldük. Her bir anı zindana çevirdi, Kurşun yarasıyla ölüp dirildik. Yaralı bir kalp taşır oldum, ben, Kör kurşunlar vurdu, kırdı yeniden. Her sabah bir umutla doğar güneş, Ama kurşun yarası sızlar, yine yeniden. Bir şarkıydı içimde yankılanan, Kör kurşunlar vurdu, sustu her zaman. Sevdamız kaldı bir eski masal, Kurşun yarası vurdu, yaşandı durmadan. Şimdi sızlar içim, derin bir yara, Kör kurşunlar vurdu, düştü dara. Sevdanın sonu bir kör kurşundu, Kurşun yarasıyla kaldık, bir başına. UMUT ŞAİRİ |