Süreyyam'a
Sevip sevilmeyi bilmeyende mi kabahat,
Yoksa bende mi, söyle Süreyyam? Söylesin elâlem, kim gardaş kim zât, Kim kimle münkaşa eylemiş de olmuş agâh? Gülüp güldürmeyi bilmeyende mi nasihat, Yoksa bende mi, söyle Süreyyam çekinmeden? Duysun bu elâlem bunlardır işte mâhluk, Duyan da, gören de bunlardı işte, Nedense sustular bencilce ve kalleşçe... Konuşsun dursun câhil câhilce, Benim câhilliğim bana yetsin. Biz kimiz ki konuşuruz? Bizim dediğimiz kânun geçmez ki sarayda, Bizim sözümüz, selamımız yok ki Bosna’da, Bize hak görülmemiş ki gezmek İstanbul’da. Cânilik bize günahmış meğer sadece Ya da suç mu demeliyim GÜNAH yerine Dinleme onları Süreyyam... Dinleme! Sev beni yine eskisi gibi, nazikçe Eğer câhil biz isek sahte çiçek koklamadık diye Varalım câhil olalım biz de olmaz mı Süreyya? Eğer biz sarhoşa anlatmıyor isek derdimizi Varalım ölülere anlatalım olmaz mı Süreyyam? Varalım köylü olalım Süreyyam? Yeter ki kara toprak yanımızda olsun. Konuşsun insanlar istediği gibi, Kokladığımız gül essah olsun. Niye dinlemedin beni Süreyyam? Kaldım yalnız başıma, Seni sevmeden önce olduğum gibi. Sen terk ettiğinden beri durmayan, Gözyaşlarım gibi... ~Yiğit Gümüş~ |