Deme
Derler ki Tanrı bir bilinmez imiş
Ne varsa yemiş de kusmuş mu deme Yumurta gibiymiş âlemler falan Tavuk başın kesmiş asmış mı deme Başsız kalmış tavuk gibi secdede Yumurta gübreden gelmiş debdebe Yapay Tanrı doğurturken her ebe Doğalına küfrü basmış mı deme Vıcık vıcık kâinatı bir meşhur Etmiş derler görünene bir düstur Bakma aval aval kalk bir şaplak vur Zırlamayla gelen küsmüş mü deme Üfle biraz kamış inildesin ruh Zevk ü sefasına müjdeli güruh Değil misin Tanrı gibi sen küstah Tanrı gibi korkup susmuş mu deme |
Tanrı ki
tavuğun başsız secdesi
gübreden doğan yumurta misali
doğal olana küfrü basan
yapay tanrının ellerinde
her ebe bir yaratıcı, her ebe bir cellat
Şehir ki
vıcık vıcık bir evrenin dışa vurumu
görünene düstur yazanlar
çalakal akılsızlar
taşralı sağanak çocukları
zırlayarak gelenlerin
şaplakla geri çevrildiği
Ruhlar ki
üflenen kamışlar gibi inler
zevk ve sefanın müjdeli güruhu
tanrı gibi korkusuz, tanrı gibi suskun
üstelik küstah
her kelamda bir hakaret, her susuşta bir ürperti
Kadıköy ki
şiir peygamberlerinin meskeni
beleş rakı, beleş votka
beleş kadınlar ve kapıkulu goygoycuları
âşk ve sosyalizmi braille alfabesiyle yazarlar
annabel lee'ye, che guevara'ya selam dururlar
Zaman ki
kor bir ateş
fare nefesiyle yakar imkânsızı
her çiçek bir daha doğmak için ölür
her âşk ağlak bir vedalaşmanın başlangıcıdır
Ey çakal yağmurları
beni terk etsin artık