Un KutAylar gibi takvimlerden, yaprak gibi ağaçlardan düşüyor sanki hüzün. Beni unut diyor her hatıra. Gelmiş unutmak kapıya geçmişte umut yok, ne kalıyor yarına? Siyah simsiyah bir bilinmezlik. Loş bir koridor boyu uzanıyor sessizlik kollarıma. Onu sarıyorum; ama zihnime dur diyemiyor. Bakmakla kalıyor bana. Anlayamıyorum anlayamadığım birçok sey gibi bu kadar kudretli olmasına rağmen kafatasımızı neden aşamıyor. Kırması mı gerekiyor illaki? İnsanın kendine yaptığı kötülükler mi daha büyüktür? Başkalarının ona yaptıkları mı? İnce çizgiler çizerken üstüne ince damarların Ahı tutmadı ah dedirten yanlarımın Buhar oldu üfürük oldu gerçek Medet mi kaldı kime niçin edilecek Savrulduk kollarında diyarın Kaybolduk ayrı gayrı karanlıktı yollarım Avuç dolusu hiçlik işte tüm varlığım Darmarlar içinde gezen zehrin İnce çizikler çektim Her biri sana giden yollar Onlar anlamıyorlar Anlamıyor onlar Bir yerimde hayattan akan sızı Canın dayanamayacağı |