Düşes Sessus
Kıt çağın hava öd kurtları,
Yavrular pazar yerinde yasa dışı deler surları. Donanma gurbette, talan eder her köşeyi, Selam mendilini sallar zehebi kalbime. Kil abdalların ayağında toz duman. Aptal heybesinde, kibrit çıtırtısıyla yanar bu kalebent. Oysa çil kuşları uçuşur Nereus kızının üstünde. Yama yama vedalarla örülü duvarları… Kırık ezgilerde melodi, kilise çanlarında zarı döven acı, Un’un ününe sarılı, vav ile nun misali… Yaban yollarda, mimli yüzlerde, altın vuruşun ardından, Esrar kokulu zülfikârla kesilir sessizliği… Melametiyle dolu kabı taşar kalpten… Dünyada bir yer bulduğumu hissetmiyorum. O yüzden bana şair demelerinden korkuyorum. Yok etmeye ihtiyaç duyan bir dürtünün insafına kalmışçasına hislerim. Korkuyorum! Bir değil, çoktur, sahte gülüşleriyle, altın yuvalarıyla, yalan vaatleriyle bulursun onları. Onlar gibi olmaktan ürküyorum. Ben yaşayan ekmeğim, kendi kendine yeten bir ekmek. Ben tohum ve filizim, ben başak ve asmayım. Ben ölümü getiren yaşam…!!!! Özür dilerim! … İstemesem de ölümün teniyim. Yüce olanım ve insanın sadakatsiz rüzgârı, kanlı yüzümü dalgalar halinde kırbaçladığını gördükçe utanıyorum ……... Dünyada bir yerim olduğunu hissetmiyorum. Bir gece sessizliğinde şu ürkütücü, eski kemanı dinleyin, Yaşlı gövdesinde bir ruh ağlıyor demezsiniz, Aşkın soluk ve sevgisiz dudaklarıyla mırmırlanırsınız…. Ne kadar yalan, ne kadar gerçeklerden uzak ruhlarsınız… En ihtişamlı şiirler hep kalbin üzerine değil, Biraz aşağısına, karnına ve hatta daha aşağısına yazılır’’ın şekle bürünmüş halidir o eski keman Ulu ressamın tapınağında hayranlıkla izlerken, Elden ele, kalpten kalbe sesi biçiminden öte geçmiş, Yerinden sökülen o eski keman…! Dünyada bir yer bulduğumu hissetmiyorum. Ormanda yol ikiye ayrıldı ve ben... Ben daha az gidilmiş olanı seçtim. Deniz kenarında olgunlaşmış, çakıl taşlı sahipleneceğim bir an için…. Hem ’şimdi’ hem de başka bir ’şimdi’ olan ama ’dün’ olmayan bir an için. Bu yüzden bana şair demelerinden korkuyorum. Yaratılıştaki tüm bebekleri doğurmayı isterken Bütün ölümleri bana yaşatmalarından korkuyorum Yanan dudaklarımın kenarından, yanık kokulu damlayan gözyaşlarımın Tohumları çürütmesinden ürküyorum…. Aptal heybesinde, kibrit çıtırtısıyla yanan kalebentim. Ben, dünyada bir yeri olmayan Düşes Sessus’um… |