c/esaret ister büyümek// . . . tıpkı dün gibi bugünlerde de büyü artık be adam, kazık kadar adam oldun bak kaç oldu yaşın büyü artık, büyü be adam büyü diyorlar bana neymiş efendim.. hala kocaman, kocaman gülüyormuşum nedensiz.. kendi ağlanacak halleri kefensiz ya neyse, ha bir de şapırdatıyormuşum yerken.. şapırdatırım tabi böylesi çok daha lezzetli.. ortadaki salataya da direk dalıyormuşum ne ayıp hatta ve hatta dalmakla kalmayıp suyuna bi de ekmek banıyormuşum vah vah.. en komiği de kedilerle, martılarla, balıklarla fısır da fısır ne konuşuyor muşum, merak etmeyin siyaset değil, onun, bunun kuyusunu kazmak hiç değil hem size ne ya.. sizi gidi meraklılar ya da kıskanç zavallılar benim ki göstermelik doğa, hayvan sevgisi değil anlamak, anlamaya çalışmak yaa.. tıpkı dün gibi bugünlerde de büyü artık be adam, kazık kadar adam oldun bak kaç oldu yaşın büyü artık, büyü be adam diyorlar hala bana size inat büyümeyeceğim işte, büyüyüp te küçülmeyeceğim siz gibi, size inat yüzdüreceğim düşselliğimde de olsa dağ, bayır kağıttan gemilerimi.. çürüse de dişlerim her gün bir avuç daha akide şekeri yiyeceğim, çıplak ayak basacağım kaldıysa şayet birkaç adım toprak şehrimde.. rengarenk misketlerimle oynayacağım aldırış etmeden yine düşlerimde.. kalmışsa mis’i dilmeden yiyeceğim mesela domatesi, kalmamışsa da sokak, sokak süreceğim tuzlu salçayı ekmeğime, uzatacağım saçlarımı her teline asacağım balonları, uykusuz masal olacağım, yüzdüreceğim sayfaları bir varmışlarda tıpkı dün gibi bugünlerde de büyü artık be adam, kazık kadar adam oldun bak kaç oldu yaşın büyü artık, büyü be adam büyü diyorlar bana c/esaret ister büyümek.. karanlıktan korkuyorum doğru hem de çok ama en çok sizin karanlığınızdan.. o kadar çok duvarlar örüyorsunuz ki meselelerinize belki, belki de farkında değilsiniz ama gün geliyor o duvarlar tek, tek yıkılıyor üzerlerinize.. kuşana durun siz hala silahlarınızı bilmiyorsunuz ki hepiniz avcı diye geçinen zavallı avlarsınız varın farkınıza çok geçte olmadan hadi gelin, gelin yamacıma o kadar çok ki misketlerim, mabelli, tipitipli çikletlerim, o kadar güleç ki pamuktan şeker hayallerim inanın hepimize yeter... yeter demişken, cidden yeter gelmeyin, ilişmeyin sakın üzerime iyiyim ben böyle.. ve hala inadına büyü artık büyü be adam, kazık kadar oldun bak kaç oldu yaşcazın büyü be adam diyorlar bana anlamıyorsunuz değil mi, nasıl anlayacaksınız ki anlamak tıpkı anlatmak kadar sanattır.. yeşildir gözlerim, mavidir bakışlarım siz büyüdünüz de ne oldunuz sanki ne gözlerinize bakış ne de kulaklarınıza ağız olabilmişsiniz.. size inat büyümeyeceğim işte biline ki, herkes acısını, tatlısını, beyazını, karasını hatta yarasını, yara bandını seçmekte özgürdür.. bakmıyorum bile artık boşluklara, bakmıyorum öyle melun, melun uçurumların içine sırf iç geçirip de beni içlerine çekmesinler diye.. dedim ya hadi soyun, soyunun kirinizi, pasınızı gelin yanıma, yamacıma asalım uçurtmalarımızı taa göğün yediveren kuşağına, kucağına... . . . // ilhanaşıcıtemmuzikibinyirmidört |
gözlerimiz hala çakmak çakmak
masumiyete sevgi topluyor
Kediler kuşlar
ay dededen masallar
Horoz şekeri pamuk şekeri
Işıltılı misketler
En çok kötülüğün kuyularına iyilikler döküyor düşselimizin renkleri
Evet toplanmak gerek
ip atlıcaz çelik çomak oynucaz
Söz kimsenin ruhunda yara olmucaz
Öfke kurşunu
Hırsları olmayan kalplerin göğü olacak gülüşlerimiz
Çok lezzetli bir ziyafettin şiir
Tebrikler iyilik dostluk şiirle