Yüksek Ökçeler
Üzülme baba,
Ciğerlerimde hastalık yok Arada bir soluyacak hava bulamıyorum Bunca vahşetin leşliğine dayanamıyorum, hepsi bu Nasıl da acıtır canını Yüreğine iki numara küçük gelmişse yüksek ökçeler Nasıl sarıp sarmalısın bedenini Fikrine bol gelen hayaller, Ne önemi var ki yılın, ayın Hele bir de "hicaz" sa radyoda ki şarkın Ne "aheste" ne de bir "heveste" kalır aklın Aldığımız her nefes zifir zindan bir leke gibi yapışırken ruhumuza, Biz ille de bir gelecek diye yapıştık hayata Unuttuk, unutturulduk Ne zaman böyle yağsa bulutlar Bir Cemal Süreyya şiiri fısıldardı rüzgarlar Ciğerlerimize yapışan o toprak kokusunu, Unuttuk Bilmem hangi baharın sonuydu, Sağlığından haberi kesip, solumuza konan yaralar Bilmem hangi neşter darbesinde soğudu, Unuttuk Ve en sonunda ne olduğumuzu, nerden geldiğimizi, Her yağmurda büyüleyen kokunun kaynağını, Yani biz, insanlığımızı unuttuk Aybüke öğretmenin türküsünü unuttuk Emine Bulut’un kızı kimlerin elinde, unuttuk Özgecan ları Münevver’leri ve daha kimleri kimleri Unutmak kadermış gibi Anamızın göğsünden akan ak sütün tadını bile unuttuk Hep başka hayallerin çocuğunaydı gebeliğimiz, Hiç kendi düşlerimizi doğuramadık. Yıllarca sırtımızdaki heybemizde, dert yükü taşıdık... Gün geldi, o kamburu yutup Boğazımızda yumru yaptık... Toparlandık, dimdik yürüdük; Çünkü; Kadındık Korkma baba kızın hala çok güçlü Unutulan cinayetleri gördükçe gardı düşüyor sadece Yanan fenerde can veren ateş misali Sessiz çığlıklara boğuluyorum işte Hepsi bu |