ÇOCUKLUĞUM-2
ÇOCUKLUĞUM-2
İlk kez bu yaşta sevdim, sevdayı kalpte tattım, Ekmek elden, su gölden, çocuklukta rahattım. Çeşmelerde yıkandım, çimen üstünde yattım, Bir masal kitabında yaşandı çocukluğum. Safranbolu gözümde! Hatıralar her yerde, Bahçeliydi evimiz! Kuşlar yârdı seherde, Geçmişte kaldı artık, böyle çocukluk nerde? Bir rüyanın tadında yaşandı çocukluğum. Oyunlarımız vardı oynardık sıra ile, Düşünce dizlerimiz dolardı yara ile, Eşit takım kurardık yazı ve tura ile, Renklerin sanatında yaşandı çocukluğum. Televizyon, internet, bunlar ortada yoktu, Fakat bizde meşgale yıldızlar kadar çoktu, Çember, telden araba, silahımız yay, oktu, Gönlümün sefasında yaşandı çocukluğum. Ceplerde misketimiz, demirden ve camdandı, Arkadaştık, yakındık, dostluğumuz candandı, Kan kardeşi olurduk, yeminimiz kandandı, Büyümüş edasında yaşandı çocukluğum. Çizgi roman okurduk, Teksas’ı çok severdik, Onunla birlik olup, işgalciyi döverdik, Yeni kitap bulursak, o gün bayram ederdik, Bir bayram esnasında yaşandı çocukluğum. Çelik-çomak, saklambaç nerede şimdi bunlar? Paylaşırdık simidi, aç kalmazdı karınlar, Dünler ne çabuk geçti, geliverdi yarınlar, Ömrün ilk yarısında yaşandı çocukluğum. Eğnimiz pek, karın tok, kışın çok kar yağardı, İsmail, Mehmet, Yılmaz kardan adam yapardı, Şükrü, Coşkun, Mustafa, oyuna renk katardı, Bir masum duasında yaşandı çocukluğum. Muhtar İsmail amca, mahalleye bakardı, Sinemacı Halil’se bazen bizden bıkardı, Tertemiz Çam pınarı üç yerinden akardı, Mahalle rızasında yaşandı çocukluğum. Kasap Mustafa abi, kalender bir kişiydi, Onun bütün dünyası, dükkânı ve işiydi, Daima gülen yüzle sanki ayın eşiydi, Dostların vefasında yaşandı çocukluğum. Merhum Yücel amcamız Osmanlı efendisi, Bakkal İsmail amca, sanki tarih kendisi, Fıstık, keş ve çekirdek, bizdik tadın bendesi, İlkbahar havasında yaşandı çocukluğum. Fırıncı Kemal abi, saf yirmi dört ayardı, Ateş önünde durup, bükmeleri koyardı, Orada bulunanlar kokusuyla doyardı, Bir şarkı sedasında yaşandı çocukluğum. “Merhabası yanında” Cemal amcamız vardı, Kişi onun çayında, sevgi, saygı tadardı, Saygı gitti, çay bitti, geriye adı kaldı, Bulutlar arasında yaşandı çocukluğum. Omuz omuza verip ağaçlara çıkardık, Kediye kutu takıp, arkasından koşardık, Otlardan tütün sarar, yanışına bakardık, Bir coşku kurasında yaşandı çocukluğum. Sevgi dolu kalbimiz benziyordu saraya, Okul çıkışlarında gelirdik bir araya, Hepimiz üzülürdük tende küçük yaraya, Tutkunun devasında yaşandı çocukluğum. Mahallemiz dar gelir çevreyi dolaşırdık, Kaşınacak yer arar, herkese bulaşırdık, Bazen sözle sataşır, bazen de dalaşırdık, Geçmişin sırasında yaşandı çocukluğum. Plastikten topumuz hemencecik patlardı, Taş koyardık içine, eğlencemiz başlardı, İflah olmazdı tepen, yakalarsa haşlardı, Arslanlar sahasında yaşandı çocukluğum. Çam pınarı mescidi bizimdi Ramazan’da, Son cemaat yerini doldururduk ezanda, Teravide oynardık, düşünmezdik o anda, Kaf dağının ardında yaşandı çocukluğum. Geriye bakıyorum, derinden çok derinden, Geçmişi anar kalbim bugünün kederinden, Bir hazin yolculuğun dönülmez seferinden, Meleğin kanadında yaşandı çocukluğum… YAŞAR ÖZKAN Manisa |