Üçkapılar Sarısı
Şairler de cebinde kar saklarmış
Kar Göğsümde açan taze papatya Sabahın bir vakti Gar yanlızlığına süet adımlarımı ekledim Yağmur yağıyor Üçkapılar’dan geçip oturduk Ağır ve durgun Maharetli ellerin sol yanını örttüğü ufalmış bedenini seyre daldım Yüzyıl geriden gelen rüzgar Limana çakıl taşlarından özlemi bıraktı Hiç böyle özlemle başım dönmemişti İki kaş arası Bir ömre sığan o hareli gözlerin kayboldum içinde Yürüdük Cebimde bozukluk Cebimde yılların notları Canevinden vurulmuşum Sıcaklığı ile buzullar eriten Ey Bahçeli şehir Ne zaman denizinde yelken açsam Pupa yelken ölüyorum Hiç bu kadar yorgunluğum olmamıştı Vurdular beni Sirkeci önünde Hiç vurulmamıştım Kan tuta tuta ağlamıştım Hiç bu kadar ağlamamıştım Yıldız aşırıyoruz gün boyu Heybemiz kabarık Cüzdanım kırmızı Kırmızıyı hiç bu kadar sevmemiştim Ki o narin eller teğelledi her nakışta yüreğin astarını Sol yandan ezanı işittim Pazar ayinine denk geldi Kahve kokusu Usta ellerin döşediği parke taşlarına Yitip gittik ökçe sessizliği ile Yağmur yağıyor Sırılsıklam üşüdüm Islandım yağmurda Hiç bu kadar üşümemiştim Hiç bu kadar ıslanmamıştım Ah be güneşin en sevimli hali şehir Sıcaklığınla sar beni Annem gelsin aklıma Yansın külün en asi tonu Hiç böyle yanmamıştım Acıkmışız Yoğruldum piyazın tadında Çocuktum Çocuktuk Suyu çocuklar içsin Suyu çocuklar içsin Suyu çocuklar içsin Küçüğüm Daha çok küçüksün Kurusun Kurusun boğazım Hiç böyle susamamıştım Muradım yapıştırsın alnına İnci mercan gözyaşlarımı Küçük kardeşim Türkcan’nın çorabını ören kadınlar Orman ışıltısında Türkü söylüyor Türkü Yörük Türkü Hasta Türkü Dizboyu Oğul Oğul derdinde Türkülerde ağlamak vardı Hiç böyle türkü dinlememiştim Nilüfer hastaymış Sigaradan gün devirmiş Cumhur yanıp tutuşmuş Kereviz pişirmiş Yakıp sigaradan Nefes nefese telaşına düştüm Ömrün Liman sakince Liman gün artığı Mermerli birasına Eski bir yaranın izini bıraktım Hiç böyle yaralardan kabuk koparmamıştım Üç adet gül yolladım Gül yüzlü güzele Sarıdan aşırdım Şiireme sırdaş kelimeleri Özetidir Yaşamın Sarıdan Yaprak Yaprak Sevmenin kokusu Hiç bu kadar gülü koklamamıştım Kolkola En heybetli halimizle Üçkapılar’dan geçtik Ateşin sarısı Nazlıydı Vefalıydı Tutuşurken Paris Esmeralde Sarıldı Quasimodo’ya Ben hiç böyle sarılmamıştım Sarıldım Öptüm alnından Hiç böyle öpmemiştim Düşün içinde kaldım Hiç böyle düşlerde kalmamıştım Bir ben kaldı düşten geriye Bir de Sevdadan Üçkapılar sarısı. |
Kaçtır bu kalemin nakışladığı her bir betim ve zengin imgelerin ilettiği hüznün etkisinde kalıyor ruhum. Sadece bu mu?
Bu şiirde bir çok hayat hikayesinden fragmanlara yer verilmekte. Onulmaz bir özlem, var insanlara. Nostalji ve mekanlar var, kokular, renklere yer verilmekte. Bellekten silinmeyen sanat ve kültürel öğeler de görsellştiriliyor.
Örn: bu şiir sayesinde Victor Hugo'nun film olmuş bir romanından "Ringaren i Notre Dame" (türkçe adını bilmiyorum) karekterlere de yer veriliyor.
Kendi adıma yüzlerce kez müteşekkirim yazdığınız için ve okuyabildiğim için sizi.
Çok saygım ile kutalarım sizi, sayın Mıhcı.