Kahrol AlighieriŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Kimi zaman kelimeler çıkar anlamlarından, kimi zaman da anlamlar kelimelerinden...
Anlam mıdır aslolan, yoksa kelime mi? İsimler zaten hiç asıl olmadı... Can sıkıntısından yazıyorum. Bakmayın siz bana!.
Aydınlık bir odaya karanlığı çağıran mumlar gibi hatıran.
Alaz alaz yanıyor... Sahte anlamlar yüklü kelimelerle dolu kitaplar içinde. Bakışların efsunger bir gardiyan. Gecenin kurşuni parmaklıkları ardında, Geceyi yeniden çizen... Yokluğunla ben... Kendimle, kulaktan kulağa oynuyorum. Ey Apotyanus Cappadocian! Ey Tılsımlı Göğe üfleyen bilge... Ey Tyana’nın kapılarını mühürlemiş Albus... Bari sen söyle... Kimiz biz? İkimiz arasında birliğe ulaşmayan bu tesniye de neden? Hani nerede o tasavvur ki anlayalım niçin! Ne kendimizden ötesi, ne de tam kendimiziz. Kapı kolları kapıları açmak için var sanırdım eskiden Tüm kapılar kendi ardına kapandığında gördüm gerçeği. Ufuklardan çok daha uzakta, Ufuklardan çok daha güneşli düşler gördüm. Bir kapıyı kilitleyen anahtar Asla bir başkasını açmadığında... Sahi matrixdeki anahtarcı da ölmüştü. Kahrol, Alighieri! Hoşuma gider kahrol!. Yeter ki yalnız kahrolmayayım! |