Gürün Hasreti
Yedi yıl geçti, ayrıldığım o diyardan,
Gürün’üm, hasretin koydu beni yaradan. Doğmamış olsam da o güzel toprakta, Yüreğim hep orada kaldı, bir parçam onda. Hatırlarım Tohma’nın çağlayan sesini, Şuğul’un serinliğinde uzanan gölgesini, Gökpınar’ın masalsı güzelliğini. Gürün’lü bir sultanın kalbini kazandım, Onunla kurduk yuva, iki gül fidanı diktik toprağa. Ama hasret hep içimde kaldı, bir kor gibi yandı, Gürün’e dönmek için her gün dua ettim, andım. Unutmadım o taş evlerin sıcaklığını, Sofralarda tüten ekşili köftenin tadını, Gürün Elması’nın çıtır çıtırlığını, Mumbar dolmasının enfes lezzetini. Köyleri dolaşsam at sırtında, Yazyurdu’da, Tıhmın’da, Böğrüdelik’te, Kavak’ta, Her köşede bir güzellik, her evde bir anı. İnsanların misafirperverliği, Kalplerin sıcaklığı unutulmazdı inanı. Özledim o şenliklerin coşkusunu, Sin sin oynayanların halay çekenlerin halini. Gürün’lülerin mertliğini, Onların sevgi dolu kalplerini, sıcak bakışlarını. Bir gün döneceğim Gürün’üm, biliyorum, Toprağına basacağım, hasretimi dindireceğim. O zamana kadar şiirlerimde yaşatacaksın beni, Her mısrada sana olan sevgimi dile getireceğim. Gürün’üm, sen benim vatanımsın, Hasretin yüreğimi yakıyor, canımı alıyor. Bir gün döneceğim sana, biliyorum, O zamana kadar sen de beni unutma, sakla kalbinde. |