KANDİL
KANDİL
Dönüp baktım maziye, ah ederek derinden, Çöktü ruhum diz üstü, kalkamadı yerinden. Birçok mevsim geçse de henüz daha çocuğum, Hâlâ devam ediyor gerçeğe yolculuğum. Yudum yudum içerken, geri kalan ayları, Kabre kadar dayandı, ömrün zorlu rayları! Yağmalandı yıllarca, kovan kovan peteğim, Köklerinden söküldü, hayat yüklü çiçeğim. Bazen vuslat yeliyle, silinse de gayrılık, Gölgem gibi peşimde, keder yüklü ayrılık. Yol boyunca eş oldu, faniliğin her hâli. Değişmedi şu yazgım, sanki ölüm misali. Gelip o da bulacak, bir gün ne geç ne erken, Belki yaya yürürken, belki atla giderken. Ne iş biter ne de güç, yüz olsa da yaşımız, Bir gün toprak üstüne, konur mezar taşımız. Hayat denen bu kandil, yağ bitince sönüyor, Handan çıkıp gidenler, sanma geri dönüyor. Madem ki bu dünyanın dayanıksız temeli? Öyleyse kulun neden bitmez tu-i emeli? YAŞAR ÖZKAN Antalya |