MENEKŞELİ MEKTUPLARIN
Dün gece yine hatıralarımızla ıslandım
Gözlerim gözlerinin hayalindeydi O anılar sokağındaki gözlerini andım Yığıldım akşamlara Yığılıp kaldım aşkının tek şarkısına Sabahına uyandım Her köşe seninle doluydu Sesin...eşyaların...menekşen Menekşe kokulu akşamların Pembe mine çiçeğin Köşede seni bekleyip, bana el sallayan Masmavi güller açtıran dünyama Senle dolu hatıram... gözlerin Bu gün bir kez daha hüzün kattı ruhuma Hatırlanan, seni hatırlatan , anlatan Yokluğundaki tek tek konuşulan o uzak Karanlık sayfalarda yazışın bekleyişini Bin kez ağladım belki Sensizliğime Hadi gel çokluklar kat Bu bekleyişimdeki ıssızlığıma Bu gün Her günkünden daha susuz Daha hasretim sana Ellerim uyuşsa da, gözlerim ağrısa da Yazıyorum sana İşte yine yüreğimden hasret mektubunu Hiç bir şey gidermiyor yokluğunu Ne etrafımdaki papatya kokulu minikler Ne tütüp duran dumanım ! Seni gereksiniyorum menekşelim Gereksiniyorum Bir kez olsa yüzünü görsem diyorum Sesini duyuyorum, yetmiyor menekşem Ne yapsam avutamıyorum beni Yokluğun oturunca içime Çığlık çığlığa sana seslenişlerim Duy beni menekşem, duy ! Umutsuz bir yolcu, bir ayrılık garibi ben Seni arayacağım tüm kapılarda Yokluğun öylesine gerçek, öyle katı ki Özgürlük ne demektir, şimdi anladım Her yanım tutuklu bunu seninle anladım Dikenli tellerin kalbimin etrafında Nasıl sarılı olduğunu... gidişinle anlattın ! Şimdi yorgun bir kadın Bilmem kaçıncı katında kahırlı mevsimlerin Sarılmış anılarının penceresine Günden, gecelere... güneşten ay’a Bitiremiyor ayları saya saya Sonu gelmiyor mektuplarının da yaza yaza Gökyüzüne anlatıyor bazen seni Göğün kırık camlarını siliyor Kanayan dudaklarıyla bir kadın ! Ellerinde yine eski resimlerin Dilinde bestesiz şarkıları söylüyor KADIN ! Hece hece ruhuna ezberletiyor adın Alın yazısını siler gibi kadın Çıkmış balkonuna hatıraların Beklediği, biriktirdiği zamanı siliyor Alın yazısını siler gibi Islanmış gözyaşı mendilleriyle Yorgun bir KADIN ! gÜNAY kOÇAK 03. 06. 2024 |