Metro
Servise binmek için insanlar yarışıyor
Sokaklar tıklım tıklım caddeler insan seli Ağız ense kuyruklar nefesler karışıyor Sokuldum son vagona itildim bir köşeye Neyse ki bir kenarda yapıştım bir koltuğa Sanki koca bir şehir doluşmuş bir şişeye Metro’nun son vagonu bir anda çiçeklendi Mıknatıs gibi çekti göslerimi iki göz Sanki fosfordan bir el elime kilitlendi Omuzuma dayandı insanımsı bir peri Öyle ürkek sıkılgan nefesi titriyordu Ve aklımda arbede ruh halim mahşer yeri Zavallı yüreğimde tatlı narin bir sızı İğnelendi vücudum uyuştu iliklerim Ve midemde kasılma krampın en arsızı Tükendi tüm mecalim birden kısıldı sesim Pembeleşen simaya emanet gitti canım Boğazımda bir gıcık tikenlendi nefesim Hiç bir ressam çizemez böyle güzel bir yüzü Tuvale indirmekten fırçalar aciz kalır Tam böyle düşünürken araç döndü son düzü Bu kısacık yolculuk doldurdu miadını Kalbimi benden alıp indi ara durakta Ne kadar istesemde soramadım adını Elimde ne bir adres ne ufacık bir isim Her gün aynı saatte ve hep aynı vagonda Aynı yolda koşturan bir sağır ve dilsizim Rastlarım umuduyla yirmi yıl ömrüm heder Onulmaz bir tutkunun devasız derdindeyim Hangi izan feraset halimi izah eder |