Külbeyaz...güzel mi güzel" diyordu kendi duyamasa da.. neden göreceliydi ki güzellik ah bir de görebilseydi neden, iyi zamanı olmamıştı.. zaman belki ona iyi gelmiyordu anılarını süpürdüğü avuç ayalarında.. rüzgarlanıyordu lodos sinsice poyraza uçuşuyordu tülden göz perdeleri ayyuka kasvetliydi yüzü, yüzü gök, göğü külbeyaz geçmeyen, geçirgenlikti sanki geçmişi haleti ruhiyetinin, çoktan teslimiyetinin örgülenmiş saçlarını doladıkça nefesine "neden, sahi neden" diye soruyordu soluyordu yağmur, soluyordu çiğnemeden, toprağın aş’k eren obruğuna inceden savaşın galibi olmazsa, olmaz ilkesiydi kendisiydi savaşın, savaş kendisi değilken obez bir çığlığın sessiz sabahıydı sıskalığı aşinası oldu zamanla açısı dar zihninin her katmanında uçurumlaştıkça odalar yalnızlığındaki ekosuz sese sarıldı "neden ben, hep ben, yine ben tanrım" diye uçurumsu odaların dolu boşluklarıydı hafızasında her salise birer hadiseyken vakit modası geçmiş vedaydı ve bu kadar neden uçurumdu bedenine ... ~°~ ~°~ ~°~ |
ey kul.. unutma ki, sen bir şiire satır, satır kıblelendikten sonra tanrı hem şairdir, şahittir nefesindeki ekosuz sese
şiire, şaire selam olsunnnn