Havz i kerem...
Dikenli bir dil deli gömleğinde işlenmiş
Çeyiz üstünde bir sonsuzluk duvağıyken Çiçek üstünde yalan yerleyeksan Çivisi söndürürken kalbimi Efsununda bir elekten bir fidandır gözlerinde Falaka yatırır sözlerim beni Seni giyinmişken kapımda süs falıyla Fırtınalar eserken firari dudaklarında gölgesinden n’açarım Hamurlu mudur elleri havz i keremin Hayal/et günlerimi sukutun Heybesinde hırkan mı var? İlaç gibi bir hülyaya dalarken İpince selama durur ipek süslü iskele/t gibi itaatkar izlerim Kabus görmüşsen devası da bir şiire asmadır gülüm Kaçarken kovalanır ya bir kahkaha Karanlıklar karanfillerime Masum gibi duran gri kelebeklerden en çok ve de köprü kurarken kanatlarıyla Dört köşeli kalelerime Kucaklarken kukla görmüş bir devinim topudur bu Yeğdir kumbara altlarında birikmiş ölümlere Kuş gibi kuyuya küpe taktırır hayal esrarımda Kürsüden iner bir abid seyyahı Ölmeden önce öldüm naralarıyla... Levh i mahfuzda bir leylek En hüsndar nasibe koşarken Mahşerde bir mağaradan çıkmaz bir ölü Akreplere alışanın kimbilir arkasından hangi solucan çıkmıştır... Veryansın eder bir menekşe Mehtabta ayaz bir mektupla ehline gitmeye meğilli Mercanlara meşaleyken bir hurinin Ayaklarıyla mest olur bir meyhane dervişinin Mezar midyesinden beslenmis bir ermiş Mühürde nakış nakış Nidamdır sana Ney’!.....? Gezgin imgeler... |