mevsimler geçti yaz mevsimi geldi tekrar sen ve ben bir gün buluşacağımıza birbirimize anlatacaklarımıza dair söz vermiştik hala inancım mevcut neler anlatabilirdik neler neredeyse başı kırık, sonu dökük, harabe sözlerden
ayrılıkları yok eden özlemleri silen beni içten kuşatan, yakan, ezen sahibi yok hislerden şu gözleri süzüm süzüm geçmiş zamanaşklarından şu boşlukta büyülü bir uykunun halvetlerinde mahmur gecelerden neler anlatabilirdik neler kim bilir
siz kimsiniz ki benim yanıma böyle isimsiz gelmişsiniz hadi, sizden gölgelerinizden, gözlerinizden vazgeçtim sizi bana kadar getirenin kimliğini keşke bilebilseydim bana kadar nasıl olup da sadece bir kendin birde mahzun ve utangaçlığın geldi nasıl olup da böyle ortalarda kalmışsın öylece yapayalnız
haksızlık bu bana haksızlık sana haksızlık canım sıkılmasın diye oturup şiirler yazdım şarkılar dinledim böyle zapt ettim avare ruhumu içten duygularla sararmış kağıtlara gömülmüş böyle kaç şiir işte birkaç şarkı seni beklerken
ya sen sen yoktun yanımda yıl boyunca sen nerelerdeydin nerde onca vakti geçirdin daha neler neler anlat bakalım
söz konusu kendin olunca neden böyle üzerine kapalısın nerde o neşeli kahkahaların iç çekişlerin susman, konuşman o tatlı sohbetin hep öyle oluyor işte
o incecik parmaklarınla porselen fincanı kulpuna tek temasını görüyorum duyuyorum porselenin çıkardığı sesi kahveni içiyorsun dışarıda otomobiller akıyor
şimdi benden her an açılan bir mesafe içinde uzaklaşıyorsun seni durdurabilir miyim gitme diyebilir miyim bekleyişin ardından gelişlerin yok bu defa gidiyorsun bana bir tek kalan içimde büyüyen sensin
biliyorum ezildik, ufalandık en fazla yaklaştığımızı zannettiğimiz o yerde bir de baktık ki uzaktayız en uzakta tuttuğumuz yol bizi bize götürmesi için tuttuğumuz yol bizi bizden uzaklaştırıyor ikimiz adına yalanların önünde menzil alıyor biz kimiz söyle aynanın önünde gerçek hangisi gerçek sen misin yoksa ben miyim
dokunabiliyorum elimle eline eline dokunabildiğim için sadece senin gerçek olmadığını kim iddia edebilir öyle ki senin sesini duymadım sesini duymak isterdim isterdim ki bir akşamüzeri martılar yağmurlar arasında çığlık atarken seninle de bir deniz kıyısında karşılaşalım sen ağla ben senin sesini duyayım sen ağlıyor musun yoksa...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
eline dokunabildiğim için sadece şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
eline dokunabildiğim için sadece şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
mevsimler geçti yaz mevsimi geldi tekrar sen ve ben bir gün buluşacağımıza birbirimize anlatacaklarımıza dair söz vermiştik hala inancım mevcut neler anlatabilirdik neler neredeyse başı kırık, sonu dökük, harabe sözlerden
ayrılıkları yok eden özlemleri silen beni içten kuşatan, yakan, ezen sahibi yok hislerden şu gözleri süzüm süzüm geçmiş zaman aşklarından şu boşlukta büyülü bir uykunun halvetlerinde mahmur gecelerden neler anlatabilirdik neler kim bilir
Zamanın ötesinde bir buluşma hayal ederiz bazen, mevsimlerin değişimi gibi, yeniden yeşeren umutlarla. Yazın sıcaklığında, geçmişin gölgelerini ardımızda bırakıp, geleceğe dair sözlerimizi hatırlarız. Ayrılıkların acısını dindiren, özlemleri sona erdiren, içimizi saran o duygularla; belki de kelimelerin kifayetsiz kaldığı, sadece hissedilen anlarda buluşuruz. Ve o anlarda, sözlerin ötesinde bir anlayışla, neler anlatabilirdik neler; sadece gözlerimizle, yüreğimizle...
özlerin ötesinde bir anlayışla, neler anlatabilirdik neler...Bu kıymetli eseri tebrik ederim. Yüreğinize sağlık efendim. Daima güzelliklerle dolu olsun yüreğiniz. Saygılarımla, sağlıcakla, hayırla kalın.