Haziranda Kasım Gibiyim
Haziranda Kasım gibiyim
Zamansız gelen güz mevsimi Yeşil yapraklarımı döküp, Cadde, cadde, sokak, sokak savurdu Ve belki de dağılan parçalarım Uçsuz bucaksız deniz ve okyanusları aştı Gecenin bir vakti oldu, Ne ay var ne de ışık saçan yıldızlar Gri kül rengine boyanmış bulutlara Yavaş yavaş yağmur yükleniyor Yıldırımların sessiz sessiz çakışından belli Yağdı yağacak üstüme soğuk damlalar Sessizliğim, dibi görünmez kuyu Dolaştırır beni karanlık dehlizlerde Işıksız, yoran o tünellerde Tutunacak duvarı olmayan, Dokunduğumda ellerimi kanatan Çift taraflı keskin kama gibi Kenarı sivri, derin yara açan taşları. Geçmişi sorgularken Bilemiyorum henüz gelmeyen ve içinde sırlar barındıran günleri Hani derler ya; Yaşanmadan bilenmez hiç bir şey diye O meçhul denen yarınları beklerken Yaşar giderim hayırlısını dileyerek. |
Zamansız gelen güz mevsimi
Yeşil yapraklarımı döküp,
Cadde, cadde, sokak, sokak savurdu
Ve belki de dağılan parçalarım
Uçsuz bucaksız deniz ve okyanusları aştı
Yüreğine sağlık üstadım
Akşam güneşi gibi anlam kattı yüreğe
Yüreğin dert görmesin
Saygılarımla sağlıcakla
Hayırlı huzurlu akşamlar dilerim üstadım