Anlatsam Dinlermisin...Sen hiç gecenin yağdığını gördün mü? Ve gecikmiş bir rüzgârın koşuşunu Sıradan günde Işığın uykusuzluğunu Söylesene ihtiyar! Anlatsam dinler misin öykümü Eskimeyen bir sözün son gülüşüyle Kurumuş kuyunun çıkrığı gibi hıçkıran Cefayla ruhumu tavlandıran bu ses Uçurumların dili... Yüksekten düşen Ve ömrümün bütün karşılığı İbadetlerle ödenmeyen Kefareti bir yudum sevilmek Emaneten alınmış boş umut Boşluğa dönüp akıyor yine sil baştan Düşüyorum mezbelesine Senin ise saçların karışık Bitlis tütününün kokusu parmaklarına yapışık Kasketinin siperinde bir merhaba ile hüznün kasvetini mi selamlıyorsun Yoksa! Alnında acılarına yivlenmiş tarihi mi saklanmış hazine haritası gibi buruşuk yüzün Sardığın sigaradan bir başka tütüyor hüznün -akşam- duman- Esaretsiz dünün bir sır olduğunu anladım -yazgısız inandım- Rayihası gül Sesi bülbül Sevdiğim için El etek öpüp ayrıldım Her uzunun kısası Veda olur Geriye kalır burkulan -iki yürek- Benim elimde kadeh Sende şişe Gözlerimizle ufku yokluyoruz ikimizde Gelecek mi gün diye... Yollar yolculuklar "Yolcu yolunda gerek" Bir gün ayrılıklar yıkacak bu şehri Söylemedi deme İhtiyar... |
Geçkinliğime yaşattığın bu gönüllü zulüm hedonist ruhumun sapkınlığıdır..
Değerli kalem müziğini dinlerken okumak seni vazgeçilmezim oldu.... Sevgimle.