Kayboluyoruz...Oralarda telaşlıdır şimdi akşam Hele bir de kar yağacaksa Denizin turkuaz rengine dönme vakti Eğleniyordur saçlarında rüzgar Söylesene! Hâlâ yataymı ufkun çizgisi oralarda Yer- gök- düş ve yaşam Paralel uzantılar... Ne zaman sen gelsen aklıma Bir gemi kuğu gibi geçer gider uzaklardan Sahibi olmadığımız hayatı yaşar Gittikçe kaybolur çocukluğumuzdan Kimse bilmez! Kimse... Ayla ışıyan bir söğüt yaprağında filizlendiğimi Filizlenip sana eğildiğimi Eğilip uykulu gözlerinden öptüğümü Öpüp Deniz’e döndüğümü Kimse bilmez! /.../ Artık kimseyi fazla beklemiyorum Bilemedin beş dakika, sonra çekip gidiyorum Gitmeleri alışkanlık haline getirdim Bekleyişe değer kılan Ne de yerine koyduğum gelenin anlamı yok Keşke demeyecek kadar belki de demiyorum Çünkü! Niye? Diye sormadan Yaşamaya alışıyorum... Umursamayarak Hatta geçmişin verdiği yorgunluksa bu Herkesi anladığım kadar biraz da kendimi anlasam diyorum Bazı şeylere alışıyor işte insan. Artık buralarda ay kırıkları var... Eylemin kalem kırıp düştüğü ötelenmiş şiirlerde -Muhtevası kalbimiz- Ah! Nasılda susuyor Yadigâr bırakıldığında... Bir gün sen de... Bir gün bende... Şimdi hangi yüze tebessüm etsem Eskimiş bir akşamüstü İstanbul hatırası Pruvasında kırık suları toplamaya çalışan gemi Bahçede iğde kokusu Masada efkârlı incir rakısı Yumuyorum gözlerimi Her şeye rağmen diyorum Sen yoktun, ben ağlayamadım Ben bir an olarak kaldım burada İşte öylece yaşlanıyor zaman Gece üstüme çökecek şimdi Ve gittikçe büyüyecek zamanın eli Hangi rüyaya dalsam Karanlığın servetini keşfeder kâbuslar Artık burada kül rengi gökler Hayalin işgalinde eşkâlini seçtiğim Eflake ser çekmiş gümüş sumrular yok Hüznü galeyana gelmiş bulutlar var Arada anılara dalıyorum Ne zaman çılgın bir rüzgâr esse Sen geliyorsun aklıma Bir saçlarında eğlenn rüzgârı hatırlıyorum bir de hoşça kal demeye fırsat bırakmadan kalkan o gemiyi. ...Bu arada iyiyim, zaman işte gittikçe kayboluyorum. |
Yaşamaya alışıyorum...
Umursamayarak....
Günün sonunda akisa teslim olmak...Sir'a ermek ...