sana/sadece sana..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Trenin hareket saati gelmişti. Bir memur vagon kapısını örtüyordu. Maria Puder merdiven basamağına atladı, sonra bana eğilerek, yavaş bir sesle, fakat tane tane:
-"Şimdi ben gidiyorum. Fakat ne zaman çağırırsan gelirim" dedi. Evvela ne demek istediğini anlamadım. O da bir an durdu ve ilave etti: -Nereye çağırırsan gelirim! (Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna) dizkapaklarında asılı iken gitmelerin gölgesi, henüz üşütmedi ve üşütecek zamanlara gelmedi tenin. yüreğinde saklı tuttuğun bir düşü asarken kemikten mandallara, çekilir içindeki deniz, çekilir mavisine mızıkçı seslerin içinden geçip, mevsimlere benzeyen yüzler ediniyorduk, her çıkılan yolculukta mevsimsiz, teğet geçerken mola yerlerini ve dil ucuma kadar gelmişken tam söyleyecekken adını sana ‘’yaz’’ dedim de terledi önce sırtım sonra avuç içlerini öptüm. o akşam, bütün adresler sana/ sadece sana çıkıyor diye aramadık belki de polis karakollarının önünden geçilmedi ve bakılmadı bu yüzden hastanelere bir ilan asılmadı duvarlara. gelişigüzel çekiyorduk AK/ciğerimize denizi çıkagelmiştin yine sen miydin o sahi? daha kısa saçlarıyla diz kapağının üzerine kamufle etmiş eteğini. bir okul kaçağımı yoksa? bilemiyorum… ne kadar b-akarsan b-ak ya da gör ne kadar uzAKsa yinede algısı eksik mesafe kadardır yanındaki.. tılsımı yitik bir kelime kadar belirgindir her şey.. ve ANlık söylenmiş bir yalanın sahipsiz kalması gibi iki kişilik trajedide. haklıydın çokça belki de bu yüzden vazgeçtik saksılardan ve anlamlarından çiçeklerin gül-üm bu yüzden dönemedik doğaya ki saklanılan bir gerçeğin gerçeğimiz olduğunu düşünmedik bu yüzden.. anımsa, zamansız/zamanlardaydı herkes benzemeye kararlıydı kendisine.. yokluğunda; kanatları kapandı kapıların, harf harf kitaplar yakıldı yüzleri çarpıldı duvarlara aynaların tartaklandı el konuldu ve asılı kaldı ciğerlerimde koku/n… bir amaç insana bu kadar yakışıyordu değil mi? evet sendin odalarca aradığım her şey/her şeyim ki gel/ama ama uzun sürmesin kimsesizliğin bu yüzden kaybetmek istemiyorum seni içinden/içimden deniz geçen kentte.. ve sevgili; toprak öper tabanlarının çıplağını, uzay genleşir, yüreğimin hacimleri açılır boşluğuna almak için seni. güneş doğar tenine -sonra- alır içine/ıslağına ve boğulur Firavun kum ve deniz derinliğinde ve sen; b’aşka bir mevsim olursun üşür kırıkları saçlarının ve ben yine gelirim.. hoşça... (…) |
Çok beğendim içtenlikle kutlarım