sana/sadece sana..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın sana savaşların,
intikamların ve çizilmemiş Atlaslardaki yalınlığın ve yalnızlığın buz gibi soğuk yanlarından ve tam içinden değil.. yüreğimdeki umudun mavi tarlalarından ve kuşların sapan değmemiş kanatlarından, nehirlerin ve ırmakların sadece nehir ve ırmakların sırılsıklam ettiği içimdeki ıslaklıktan/ütopyadan.. çığlık çığlığa bağırarak ve kızıp titreyerek yazıyorum bunları.. (...) Su-sa-rım.. Eksik ve sırılsıklam Bir ağıtın sessizliğiyle Sana ki Bana sunduğun yaz meyvelerine Gelmesin hazan/ Değmesin güz. Su-sa-rım.. Zılgıt düşerken yaralarına Bir merhem Bir gölge Bir dua ile susarım Sen ki Dokunma! Papatyalardan ve nice Bensiz günden ırak tenine. Hangi dokunuş tene zarar? Göğsündeki nura Ayetler indirmek için Çöle ve kuma dokundum, Kavruldum! Nasılda Katili oldum kendimin, Bir eyvah kadar Mahcubiyet yaşıyorum B-akma sen. Bakma, sesim düşer/eksilir Sensiz ve sessiz odalarda ki Göğüs uçlarımda bir martı Ha uçtu ha uçacak… Bakma sen, Bir martı çığlığı nefesime dokunur. Sen ki çocuk, Sen ki ana, Sen ki sevdiğim/kadın, Kadınım. Sana/sadece sana Su-sa-rım… (…) |