İSTANBUL
Sarayburnu, Üsküdar, Beylerbeyi, Emirgan
Dünyalara mehirsin, hülyalarda İstanbul Boğaz’da Kız Kulesi, taşında kızıl mercan Melek yüzlü şehirsin, rüyalarda İstanbul Ortaçağ’ı kapatıp, suruna diktik sancak Kutsanırdı toprağın, şehit kanıyla ancak Sende yaşadı tarih, seninle kapanacak Fatih’in yavuklusu, hep dillerde İstanbul Her semtin başka güzel, vaslına erilemez Tarihi hatmetmeden, aslına varılamaz Orhan Veli, Beyatlı sinenden ayrılamaz Şairlere ilhamsın, şiirlerde İstanbul Zaman elinde tutsak, sana ayarlı saat Nakkaşın her taşında, aşkı anlatır sanat Sarıyer, Eminönü martılar kanat kanat Mehtabın irem sanki, ufuklarda İstanbul Adalar’da hoş sadâ, İstinye sırtı lâle Sandalda balıkçılar, yakamoz hale hale Semalardan nur toplar, Kubbealtı nihale Eyüpsultan’da tekbir, gönüllerde İstanbul Setresi uzun kâtip, kapında kul olurdu Cumbalı evden bakan, güzeller vurulurdu Gözden göze tutuşan, gönüller kavrulurdu Sevda dolu, aşk dolu yüreklerde İstanbul Sendin şair Nedim’in âşık olduğu dilber Çamlıca bahçelerin, nazlı güzele benzer DEĞİRMENCİ düşünde Boğaziçi’ni gezer Gönülde kara sevda, hayallerde İstanbul Mehir:Erkeğin evlendiği kadına vermeyi taahhüt ettiği para veya mal Vasıl:Ulaşmak Nihale:Sıcak kapların zemini yakmaması için alta konulan tabak |