Bedeli Olmayan Karanlık
Bir bedeli olmayan karanlık, içe çökmüş ve parçalanmış
Bir hayatsızın armağanı, yaşayanlardan çok hayatı olan “Hangi fırtına attı seni buraya, yolcu görmez benim yolum. Kemik ve uzuvlar vardır, lakin onlar da yolcu değildir” “Yüküm sürükledi beni buraya, kollarımla geldim fakat aldılar kollarımı, koştum ama bacaklarımı kestiler.” Okyanusun gözleri parçalanır ufukta, kendini göremez. Üzerinde kim var, neden var bilmez... Topraklar, neden hayat yerine kanla sulanıyor diye düşünür Her gece ninnileri ile şarkılar söylerler tohumlarına... “Geçti vahşetimiz, zehri çekin içinize ama salmayın sakın. Hayat üfleyin babanıza” “Hayat neydi ki baba? Üzerimizde ölümün atları koşarken, ritim tutarlarken vahşete” Bir kısrağın çığlığı ile katledilir oğulları, gözü görmez aslanın kana susamışlığı; Düşmanın sütünü pençeleri ile sağarken “Öldür beni aslan! Daha bacakları eskimemiş çocuklarımın kanı üzerimde!” “Alacağım senin intikamını, onların kanları ile nehir yapacağım, hepsi atalarının yanında yerini bulacak!” Parladı geyiğin boynuzları ufukta, heybeti ile gelirken savaşa yalpalandı gövdesi sağa sola. Ne kuşlar anladı acısını, ne de aslan gördü yıkımdan çıkmış nefesini “Benim gördüğüm... Boşa hayatlarımızın parçaları Biz giderken ufka dönecek benim gibi biri, haber verecek şuan olduğu gibi...” Aslan pençelerini düşmandan çekip geyiğe döndü, ağaçlar hışırtısını kesti, kısrak ağlamayı bıraktı ve hepsi ileriye yürümeye başladı. Geyik şaşkınlıkla baktı, dediklerine rağmen yürüyen dostlarına. Ve eğilip temizledi boynuzlarını... |
İyi şiirler var burada.