HAZRETİ EBUBEKİR
Gelmeden peygamberlik resulü Kibriya’ya
Beraberdi o yine Muhammed ’ül Eminle Destek olurken dostu fakire fukaraya Beraberdi o yine Muhammed’ ül Emin le. Mekke ticaret kenti olmalıydı bir nizam. Güvenli kent olmalı, olmalıydı intizam. Erdemliler ocağı kurulmuştu o zaman. Beraberdi o yine Muhammed’ ül Emin’le Zulüm gören yabancı koşardı Muhammed’e Kimse mağdur olmadı ünlendi kutsal belde. Güvenli şehir oldu ticaret kenti Mekke Beraberdi o yine Muhammed’ ül Emin’le Ayrılmadı yanından Muhammet Mustafa’nın. Omuz verdi yüküne Muhammet Mustafa’nın Sanki habercisiydi gelen kutlu davanın Beraberdi o yine Muhammed’ ül Emin’le Geldi vahiy meleği, İslam güneşi doğdu Muhammed’ ül Emin’e ilk vahi ’’oku’’ oldu Bilmediğini öğreten rabbin adıyla oku. Duyar duymaz inandı Muhammed’ ül Emin’e Sardı kuranın nuru Sardı arşı feleği Nihayet haber verdi gelen vahiy meleği Davet edildiğinde İslam denen gerçeği. Şehadetle inandı Muhammed’ ül Emin’e. Ne söylese inandı tereddüt göstermedi İşte o yüzden ona Sıddık’ı Ekber dendi Müşrikler her vahiyde koşarak ona geldi. Ebubekir’i Sıddık oldu Muhammed’ ül Emin’le İlk Muallim Hazreti Muhammet Mustafa’ dır Rahle- i tedrisatında Sıddık’ı Ekber vardır büyük teslimiyet ne yüce bir imandır Bin canı olsa feda Muhammed’ ül Emin’e İkinin ikincisi diye geçer Kur’an da |