Aşk-ı husumetliGöğsümde ritim bozukluğu sesler kadar ellerim ve gönlüm diken yırtığı Şehrin yabancısı gök yüzüne Bir bulut kümesi havalanmış alfabetik sıraya göre isimlendirilen Bütün sevinçleri hatırlamamak ne kadar acı Ve yorgunluk kahvesi soğuk bakışlarla öyle mahzun omuzları yıkık Onu izlemekte varmış Aklımın kuyularında yukarı çektiğim her cümlenin sonun da Etrafından gelip geçen herkes tanıdık bir yerlerden Ama nereden bir türlü çıkarmıyorum kim olduklarını burada bulunma sebeplerini Kalbin kalbe husumeti büyük yüzündeki o mutluluk ifadesini Hüzne yanaşan bakış dağını Rüzgarın asaletini bozduğu saçlarına bir an dokunmak istedim Yok aceleye gelmez bu işler dokunuşları suç işleyen tek varlık insan günahını ret etmiş tanrılara kulak veriyorum Doğuşun batışı bir birine el gibi Yani çocukluğuna öfkeli o çocuklar gibi Önce kiraz ağacının dallarına tutuna çiçekler attı kendini boşluğa sonra canlılığını yuttu dalları kurudu Ben o dallardan aşağı kalır mıyım? Hikâyesi başlamadan biten Aşklar etrafımda birine harcanması gereken zaman bu Ne mümkün sevilmeden ayaklarının üzerinde köklenmek Ben çocukluğu bilirim ekmeğinin en büyük parçası şekerli su bardağından Birine şirinlik olsun gülüşü Hiç görmedikleri yerleri hayallerine bile demem Onu halen sevdiğimi de Benimle unutkanlık azizliğine uğrayan yeşil gözlerinde öpüyorum. |