RADYOLARIMIZ VARDI BAŞ KÖŞEDE PİLLİ BATARYALI
"Eski tahta bir radyoda
Temsil dinlenen zamanlar geliyor gözümün önüne ’Arkası yarın’ diyor içli bir ses Ve dağılıyor tüm ruhum Çocukluğum firar ediyor arka sokaklarda" Gülgün Özel "Dün bir şarkı çıktı radyoda Yarısına ben eşlik ettim, yarısına gözlerim Söylemek çok acıtıyor; ama ben seni çok özledim" Sunay Akın *** Baktım Bir zamanlar odaların baş köşesindeki radyonun şu fotoğrafına Zaman tünelinden yolculuk ettim çocukluğuma "Yurttan Sesler" "Çocuk Saati" "Mikrofonda Tiyatro" "Hacivat-Karagöz" ve de "Arkası Yarın" Daha neler neler Sıraya girdiler, hücum ettiler aklıma Yüz elli hanelik köyümde Üç beş evde vardı bu pilli bataryalı radyolardan Babam köydeki kooperatifte memur ya Biri de bizim evde Hem de bulunduğu odanın baş köşesinde Öyle her aklına gelen, olur olmaz zamanda açamazdı düğmesini Nerede bulunacaktı, ya biterse bataryası pili Babalar dinlerken "ajans" denilen haberleri Hiç unutmam Merakla beklerdim Her cumartesi saat on yedide yayınlanan "Çocuk Saati"ni Kış ya da yaz günlerinde Gaz lambasıyla aydınlanan evlerde Akşamın bizim için geç saatlerinde yarı uykulu Dinlerdim o tok sesli adamın anonsuyla "Mikrofonda Tiyatro"yu Dinlemeye gelirlerdi köyün gençleri bizim eve Halit Kıvanç’ın sesinden Galatasaray-Fenerbahçe maçlarını O zamanlar çocuk aklım ermezdi ama Şimdi düşündükçe tuhaf gelir bana Neden isim isim saydırırlardı devleti yönetenler "Vatan Cephesi"ne kaydolanları Aklımızın ermediği sözler de duyardık o zamanlar Derlerdi ki: "Adamlar da görünecekmiş bunların içinde" Yıllar geçti, anladık ne demek olduğunu bu sözün Televizyon denen bir kutu varmış içinde insanların göründüğü Dünyanın uzak, gelişmiş ülkelerinde Komik yaşanmışlıklar da anlatılırdı Köyün dünyaya açılan tek gözü radyo günlerinde Güzel bir türkü çalınıyormuş radyoda sabahın seherinde Tarlaya gidecekmiş Solak Ali emminin karısı Fadime Demiş ki evdekilere "Şimdi kapatalım da açar dinleriz bu türküyü gelince eve" Nereden nereye Bugün metroyla eve dönerken Kızılay’dan Baktım genç yaşlı, sıra sıra oturanlara Hepsinin elinde bir telefon Niye olmasın ki radyosu, televizyonu, bilgisayarı, tüm dünya Bu küçük kutunun içinde Bunları görse ne derdi ki bizim Fadime teyze Türkülerde üç kız kardeşi Nezahat Bayram, Necla Erol, Ülkü Beşgül’ü Ayrıca, Aliye Akkılıç, Hacer Buluş, Muazzez Türüng’ü Neriman Altındağ Tüfekçi, Yıldız Ayhan’ı Ahmet Sezgin, Nida Tüfekçi, Nurettin Çamlıdağ’ı Selahattin Erorhan ve Osman Türen’i Şarkılarda pek çok sanatçıyı En çok da Zeki Müren’i Dinledim o pilli bataryalı radyolarda Unutmadım onları, çoğu şimdiki gibi aklımda Öyle gelişti ki bilim ve teknik Bunları yazarken bile kolaylık sağlıyor bana Aklım, fikrim her zaman bilimden yana Yine de özlem duyuyorum Yoksunlukları çok olsa da o yılların Türküleri bana sevdiren, halkımın sesi O çocukluk günlerimdeki pilli bataryalı radyoya "Bir ağacı oymuşlar, İçine dünyayı koymuşlar" Böyle bilmeceler sorardık birbirimize O büyülü kutular dünyaya açılan pencereydi hepimize ................................... Numan Kurt 21 Ocak 2024 |
Babamız ajans dinlerken
Ellerimiz dizlerimizde oturduk
Hep sustuk
Susmayı öğrendik
Sustukça
Sayın Hocam.
Bir şiirimden bir kaç mısraıyla katılıyorum şiirinize.
O günler...O günler...
Güzeldi be Hocam.
Selam ve Saygılarımla...