GÜL İLE BÜLBÜL
Bülbülüm, senin aşkınla yanıp tutuşuyorum
Ama bana gelmen imkansız, biliyorsun Senin kanatların var, benim dikenlerim Senin özgürlüğün var, benim bağlılığım Senin sesin var, benim suskunluğum Senin hayatın var, benim ölümüm * Bülbülüm, senin aşkınla yanıp tutuşuyorum Ama bana gelmen imkansız, biliyorsun Senin gülün olamam, benim bülbülüm olamazsın Senin gözlerinle bakamam, benim kokumu alamazsın Senin dudaklarınla öpemem, benim yaprağımı dokunamazsın Senin kalbinle sevemem, benim soluğumu kesemezsin * Bülbülüm, senin aşkınla yanıp tutuşuyorum Ama bana gelmen imkansız, biliyorsun Senin aşkın bana acı veriyor, benim aşkım sana zehir Senin aşkın bana hüzün veriyor, benim aşkım sana hasret Senin aşkın bana yara veriyor, benim aşkım sana kan Senin aşkın bana ölüm veriyor, benim aşkım sana hayat. ... Bir zamanlar, güllerin bahçesinde bir bülbül yaşarmış. Bu bülbül, gönlünü bir beyaz gülün güzellik ve zarafetine kaptırmış. Her sabah, baharın taptaze kokuları arasında gül ile buluşmak için kanat çırpar, şarkılar söylermiş. Gül, beyaz yapraklarıyla gönül hırsızı bülbülün kalbini çalmıştı. Ancak güllerin kısa ömürlü güzellikleriyle dolu dünyasında, bülbülün sevgilisi solmuş ve yaprakları dökülmeye başlamıştı. Ancak bu, bülbülün aşkını azaltmamış, aksine onu daha da kuvvetlendirmişti. Gökyüzü, bülbülün aşkına şahit olmuştu. Her gün, güllerin açtığı yerden doğan güneşle birlikte, bülbül sevdiği gülün yanına uçar, melodilerini ona adardı. Ancak zamanla, gülün solması bülbülü derinden etkilemiş, onu özlemle doldurmuştu. Bir gün, güllerin bahçesine bir esinti gelmiş. Bülbül, bu esintiyi sevdiği gülün kokusunu ararken hissetmiş. Yavaşça, solmuş güllerin arasında dolaşmış ve en nihayetinde sevdiği gülü bulmuş. Ancak gül, artık beyaz değil, sararmış ve solmuştu. Bülbül, üzgün bir şekilde gülün yanına konmuş. Ancak sevdiği gül ona, "Bülbülüm, güzellik solabilir ama aşk kalbimizde sonsuza kadar yaşar. Her solgun yaprakta, her dökülen yaprakta senin şarkılarını duydum. Seninle geçen her an, bir ömre bedel. Özlemindeyim, ama aşkımızın gücü her zorluğun üstesinden gelir," demiş. Bülbül, sevdiği gülün sözleriyle hüzünle dolmuş ama aynı zamanda sevgisinin gerçek değerini anlamıştı. Gün batarken, bülbül ve gül, aşklarını özlemleriyle besleyerek, gökyüzünde sonsuz bir aşk hikayesi yazmaya devam etmişlerdi. Yazan: SagirZadeOzaN |
Gül, beyaz yapraklarıyla gönül hırsızı bülbülün kalbini çalmıştı. Ancak güllerin kısa ömürlü güzellikleriyle dolu dünyasında, bülbülün sevgilisi solmuş ve yaprakları dökülmeye başlamıştı. Ancak bu, bülbülün aşkını azaltmamış, aksine onu daha da kuvvetlendirmişti.
Gökyüzü, bülbülün aşkına şahit olmuştu. Her gün, güllerin açtığı yerden doğan güneşle birlikte, bülbül sevdiği gülün yanına uçar, melodilerini ona adardı. Ancak zamanla, gülün solması bülbülü derinden etkilemiş, onu özlemle doldurmuştu.
Bir gün, güllerin bahçesine bir esinti gelmiş. Bülbül, bu esintiyi sevdiği gülün kokusunu ararken hissetmiş. Yavaşça, solmuş güllerin arasında dolaşmış ve en nihayetinde sevdiği gülü bulmuş. Ancak gül, artık beyaz değil, sararmış ve solmuştu.
Bülbül, üzgün bir şekilde gülün yanına konmuş. Ancak sevdiği gül ona, "Bülbülüm, güzellik solabilir ama aşk kalbimizde sonsuza kadar yaşar. Her solgun yaprakta, her dökülen yaprakta senin şarkılarını duydum. Seninle geçen her an, bir ömre bedel. Özlemindeyim, ama aşkımızın gücü her zorluğun üstesinden gelir," demiş.
Bülbül, sevdiği gülün sözleriyle hüzünle dolmuş ama aynı zamanda sevgisinin gerçek değerini anlamıştı. Gün batarken, bülbül ve gül, aşklarını özlemleriyle besleyerek, gökyüzünde sonsuz bir aşk hikayesi yazmaya devam etmişlerdi.
Yazan:SağırZadeOzaN 🪡