KINALI KEKLİK
Seher vakti sarp kayada
Dertli, dertli öter keklik. Akşamüstü düz ovada Nazlı, nazlı seker keklik. İğde ağaçları çiçek açınca Kokusunu etrafa saçınca Mayısta yaylacılar göçünce Engin vadilere uçar keklik. Bazen çıkar sivri tepeye Bazen iner sulu dereye Bazen de karşıda ki köye Melül, melül bakar keklik. Yükseklerden uçar mısın? Soğuk gözeden içer misin? Gurbet elden geçer misin? Diyar, diyar gezer keklik. Ayaklarına kına mı yaktın? O boynuna gerdan mı taktın? Kaçmasana neden korktun? Çalı diplerine pusar keklik. Güzelliğin var, Leyla gibi Süzülüşün var, derya gibi Gerçek değil, rüya gibi Kara sevdadan beter keklik. Hidayet Gedik |