Kırk yama
Kırk Yama Yapacağım
Kalbime girip, sonra da gittiğini unutmayacak... O kalpten seni sileceğim. Adını bile anmayacak Dilimde zikretiğim ismini, Gözlerimden akan yaşı, Kırk yama yapacağım. Dokunduğun her zeremi, Giydiğim allı güllü fistanı, Kırk parcaya böleceğim. Saçlarımın örgüsünü, İncilerle süsledindiğim tokalarımı, Papatyadan yaptığın tacı da Kırk parçaya böleceğim. Duvarda tebessüm edip asılı duran resmini, Bakışlarınla can evimden vuruşunu, Kırk parçaya böleceğim. Ayları, günleri; Sana ait şiirleri ve şarkıları, Gözlerime bakıp söylediğin o güzel sözleri, Zihnimden silecek... Kırk parçaya böleceğim. Hayalimde kurduğum yuvayı, Çay içtiğim bardağı bile Kırk parçaya böleceğim. Sana ait ne varsa Fakire fukaraya verceğim; Sadakam olsun. Senin adını anmamaya yemin edeceğim. Aldığın alı pulu yazmayı, Gönderdiğin hasret dolu mektupları, Adını yazdığım gönlümün mezar taşına, İçtimiz kahvenin kırk yıl Hatırı yokmuş, zalim diye yazacağım. Ben seni kırk yıl değil, Bir ömürlük sevdim. Şimdi gözümden düştün. Kırk parçaya böldüm, Kırk yama da olsan, Aramaz artık bu gönül seni. Yamalı bohça gibi saklamaz. 7.8.2021. Habibe Dirican |