Kül
Kaldırım arasında kül
Bir ölü Mozart sesi Bana grileri ver ben sana Gül taşıyor pencerenden Çivisi çıkmış hem de nasıl Pencereme yansıyan gri bulut Ağlarken düşmüyor göz yaşım Çiniler biraz tınlıyor Münbit nağmelerin ayazını Köşe kadırga kahvesi şekersiz Selefi de kalmamış Son kaynatan ıhlamuru Kuş yürekli nazımlar diziyor Duvara asılı iki kaim yazı Mevsimden mevsime ağlar Kaldırım arasında kül Beyaz yakalı keklik gibi erkek Tanrıça kadınlara kur yapıyor Bıyıklarından müzik Gamzelerinden aşk İzmariti yeşil örtülü kan çaylara banar Öyle soluyor ve öyle yudumluyor Sualsiz kalmış tüm cevapları Annen nerede ? Çocukların peki ? Öksürük tutmuş bastonlar Yavaştan hallice ve berdevam Kara sandıkları açmadan Dolu altıpakları gözleri nişan Sen bıçak gibi bilerken Sen bıçkın bıçkın gülerken Onun taksimetresi çoktan tıkırdamıştır Rüzgar bir çatının eşiğini aralar Kahvenin içinde delikanlılar Nar gibi kızarmış yanaklarını Sobadan devşirir Kızlar ürkek ve meşk üzre bakar Sulu kar yağarken Pencerede buğu Maun kokulu şarkılar Kadırga Balat Aşkla donanmış Gelindir |