HER MEVSİMİN ADI ANNE KOKAN SONBAHAR...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Yorgun gidişinden arda kalan bir kış sabahı bir kış masalı armağanı Tanrının, aşkın bakaya kalan sitemlerinde saklı siren sesleri için için söylenen yalanların: kanıksanası bir teselli uğurlu sayım nasıl ki on üç: Şubatın fıtratına yakışır bir fırtına ve işte annemin doğum günü. Az evvel süpürdüm kapıyı Uçuşan yaprakları Tek tek topladım astım ait oldukları dalda saklı Bir kuş gibi beklentisiz uçtuğum konduğum Yerin göğün izini sürdüğüm Ektiğim her tohum Bana şiir olarak döndü İmgeleri sıkılgan bir öfkenin kız çocuğuydum Tekerlemelerle masallarla sevgiyle büyüyen Önceleri sakin durgun bir liman Sonradan çaldı eteklerimin zilleri Önceleri çalan kapının zili Nasıl da uzak bizlere tam da şimdi Bir zihniyetim Bir de tekil ziynetim: Annemin doğası annemin duası Tartaklansa da benliğim Biteviye mücadele verdiğim Hem hayatın Hem yüreğin gizemi Kaç fasılda soluyorsa artık gün ışığı Hasılası ne ise göçen zamanın Kuyruklu yalanlarına dolandım Kayan yıldızın tenine konandım Haizi olduğum umudun, sevginin Nasıl ki donanımlı bir ruhun Tek maliki Mahal verdiği kadar hayallerim Ve işte eriştiğim en yüksek zikrin Eş düşen fikrime düşkün olduğum kadar Annemin yüreğine Bir batında ziyarete geldi düş ve ölüm Sabahın minvalinde açan güneş Gecenin zifirine teslim ettiğim solan çiçek Anbean değişen haletiruhiyem Göbek adımı sevmediğim kadar da vardı hani: Ne yıldız ne yıldız tozu Ne de öngörülen yaldızlı yolu Mademki mahal verendi evren Manen sevdalı zengin Ahrete göç etse de dündeki benliğim Gün ışıldak Gece ise dönen bir fırıldak Simamda esen rüzgâr Sinemdeki yangın ve benim için Her mevsimin adı anne kokan sonbahar Yıldızım barışmadı gitti mutlulukla Tutulan nutkuma sadık bir rota Elbet kalemin direktifi Şahsına münhasır bir gizem olsa ne ki benimki? Sevgimle ifrata kaçtığım kadar Kendimden alıp da başımı gidemediğim kadar var hani Beylik bir hüzün değil bu Bellek ise tıklım tıklım dolu Esen beynamaz rüzgâr Firarımsa muğlak bir zamanda saklı Bakaya kalan huzurun ayak sesi Her duyduğumda annemin sesini Adeta cennette bir yolculuk bu Varsa yoksa Huda’nın eseri Esir düştüğüm bir zindan değil asla Bana yakışan da bu değil mi öldürdüğüm zaaflarımla? Aşkın Hünkârı Seferisi hayatın Seyyah yüreğimle konduğum bir Bedevinin çadırı Elbet aşk ve umuttur yaşamın mimarı Arz etmeden ar bildiğim Talep bulmadan arındığım Karşılık dahi beklemeden sevdiğim Ve konduğum adeta cennetin hurma ağacı Safiyet dolu varlığımla saf tuttuğum Bir istikamet Neşri günün Yazılası şiirin Ömrü sonlanmadan Bir geçiş yapmalıyım bir sonrakine Sonramla öncemde saklı bir muvaffakiyet İçten içe büyüyen ömrün yangını Ne zafiyet ne rivayet Sevginin Mihriban’ı Aşkla sevgiyle örülü bir yası yaşı Sunsa da kader Kederin yok saydığım kadar İlla ki annem: başımın tacı Üstünkörü değil benim sevgim benim hüznüm Akışkan acıyla sürtüşen ölgün günün Sınandığı kadar dirayeti Bilinmezin g/izinde Saf tutulası bir umut ki: Yarınların ibaresi nasıl ki saklı şiirde… |