*SONBAHAR SANCISI*
şimdi bir sonbahar sancısı ellerinin sıcaklığını unuttuğum sesi yitik sevgili
yağmurundan ıslak,rüzgarından korunaksız,çölünden yanık görme halimi düşe bezeli saatlerde ses gelmezmiş kuytumda da kalmamış soluğun uzasın diye okşadığın anın içime dökülür yası fildişi kuleleri durur hala zamanın bitimsiz sevda ekilse tenine saklama her şeyin bir başlangıcı var aşk madem ki yaşatır yaşanmamışı çıkar ıssızdan geçmişi aç göğe penceresini o an bitirir ruh sayıklamasını şimdi bir sonbahar sancısı dökülür bedenime ahmak ıslatan yağmurlarım yalnız eskimemiş bir kavganın hüzün yarası değse dilime yanık köyler kadar acılı boşalmış evler kadar efsunlu göçmen kuşlarını yitirir de sazlığım söz yaralı bekleyişlerime bir dokunup bin ah işitme gizil de arzularım bin bir gece masallarından çıplak puslu bir gölgeye bürünsün seni öpüp kokladığım.boşluğundan içimi ezen yük katarlarıyla sönsün gecede fenerlerim seviyorum delice dediğin zamanlar şimdi dil tutkunu hangi gözden sakınırdın beni hangi ıslak kıyıya dizilirdi yıldızların içinde parlak yıldızındım cümbüş yeşilinde orada asi bir ırmaktı tutkuların beni sana yoğunlaştıran titreşimler gönderirdi gençliğinden yaşın hileli tasaları atıp ışıklı gemimiz yol alırdı mavi marmara’da dilim lâl gıpta eder tüm gece cesaret kapıda sınır yorgunu ellerim kalemimle bir şimdi özlem döktürüyor kağıtlara şiirleri başıma taç yaptığından beri dağıtıyor hücre hücre dağlar çatlıyor lav denizlerine kor kuşağı ruhumu sıyırma vaktine cenderesinden martı sesleri sabahımda hala seni düşünüyorum geçmiş bir yaz gecesi rüyasında aklımın zembereğinde takılı dolunayda buzul eritir bedenim örselenmiş gözler atar bakire yeminleri çok yıldızlı gecede verandaya dökülür. mutluluğu damıtır bedenimizde ay ışığı ömür alaturka bir şarkı göz bebeklerde “savaş ve barışın” sahnesi yüreğimde bir tek anını yaşatmadım korkunun sanık sandalyelerinde kalsa da bedenim yamalı bir hırka olsa sevgin dağlasalar dikenli telle viran kalsa ocağım -Kim demiş yoksul yüreklerde sevdadan hayata kapı olmaz diye Kim demiş zamanı kaybeden yürek bir daha sağalmaz diye- 22/Eylül/2008 Dilruba Nuray ERENLER |