Mevsim
Sabahın seheri çoktan mı esti
Kavağın yelleri çoktan mı geçti Tam yazmak istersin, ikide birde Birşeyler dağıtır da seni Vakit neredeyse tünaydın olur O büyük teras balkonumdan Şöyle bir bakınıp seyrettim etrafı Bahçe ova benim değil emme Mevsim benim köşk benim Usul usul yağmur yağdı buralarda Yarı açar açtı güneş çoğu bulutlu Karşıki parkta çamlar oynaşır İncir de pey yok buralarda Olanda delisi Annem daha geçenlerde döndü memleketten Güz yemişi, lâp derler bizde Hâlâ tek tük de olsa varmış, tepelerinde Köy evimizin avlusunda Zeytin zamanı çoktan geldi Geçiyor desem de Bu sene az vermiş dallar Kimi dökülmüş Kimi ağlar Buralarda karşı arsada Bir de evin etrafında Yol kenarlarında toplamışlar Kışı seyre dalıp kalmışlar Kapının dibindeki, önümdeki Koca ıhlamur döktü de yapraklarını Sade dallar, uzanır bakar yukarı Yanında bir de sararmış nar ağacı Çatlattı çoktan kabuğunu, tanalarını Yan tarafta sıra sıra Portakal, mandalin Diblerine düşmüş bazıları Kimi boylu, kimi boysuz Aroması karışmış birbirine buyursuz Aşılı, aşısız mı, anlamam pek bilmem Organik, kimi minyatür, kimi büyük Ekşi mi ekşi her biriciği Limon ise parlamış yağmurda Yeşilli sarılı burdayım der burda Köşede ise bir kızılcık Diğer yanda bir cennet elması Tohuma durmuşlar çoktan Arkada tarafta, ayva el sallıyor Erikler, asmalar kuru bakıyor Halbuki, mavi yasemin Pembeli ebruli beyaz gül Hala açık Hâlâ gülümsüyor Duvar üstünde çeşit çeşit sarmaşık Yerlerde ara ara sardunya Kasımpatları, kimi saksıda Kimi toprakta Ufacık ufacık, pıtırcık otlar yoncalar Bahçe kendi halinde selam veriyor Selviler , kınalım, çok uzakta Söğüdüm nerde ya Şafi Hasta mı, yasta mı yoksa? |