ŞAİR VE ŞİİRİN SERENCAMIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Dolaşır dört bir yanımı hatıraların, geçmişin izleriyle örülü bir öykü gibidir bu dizeler. Her kelime, bir zamanlar yaşanmışlıkları hatırlatır ve duygu dolu bir seyahate çıkarır okuyanı. Geride kalanlar sadece yaralar, ancak bu yaraların içinde saklı bir sonsuz sevgi ve yaşanmışlıkların izleri vardır. Anılar, kapanmayan yaraların ardında baki kalır. Her bakış, yeni bir yol açar ve dokunuşlarınla yüreğe sevda serpilir. Ancak zamanın getirdiği ayrılık, unutulmaz izler bırakır. Baki kalanlar sadece şiirlerde sözlerde yaşar, zamanın ötesinde sevdaya dokunur. Sezai Karakoç’un nağmeleri, Mona Rosa’nın gizemli dünyası, Geyve’nin solmuş gülleri ve siyah güllerin gölgesinde kaybolmuş aşklar, bu dizelerde bir araya gelir. Büyük üstad Karakoç’un kaleminden çıkan sözler, Ergani’nin topraklarından İstanbul’un çıkmaz sokaklarına uzanır. Cağaloğlu’nda hayat bulan dizeler, incir kuşlarının bakışları gibi derin anlamlar taşır. Diriliş dergisiyle yankı bulan sözler, anılar arasında kaybolan zamansızlıkları hatırlatır. Mona Rosa, şehirde dolaşırken Sezai Karakoç’un sesini duyabilir mi? Geyve’nin gülleri hüzünlü bir şarkı mı söyler? Siyah güllerin gölgesinde aşk filizlenir mi? Bu dizeler, bir şairin gözünden dünyayı ve aşkı hissettirir. Geyve’nin gülleri, incir kuşları, siyah güller, her biri özel bir anlam taşır ve bu dizelerde bir araya gelir. Sevda, zamanla solan bir çiçektir ancak her solan çiçekten sonra bahar gelir, umut yeşerir. Rosa, belki de zamanla unutulur ama izleri silinmez. Şiirlerde yaşar, ölümsüzleşir. Her kelime, Sezai Karakoç’un nağmeleri eşliğinde bir öyküye dönüşür. Belki de aşk, bir dirilişin başlangıcıdır ve yaşanmış her anı şiirlerde bulur izini. Dolaşır dört bir yanımı hatıralar, her bir anıyı yaşar ve yaşatır. Zamanın içinde kaybolan izler, incir kuşlarının şarkısıyla canlanır. Bu şiir, bir aşkın hikayesini, bir şairin duygularını ve anıların hüzün dolu melodisini anlatır. Adile Sultan Kasrı Öğretmenevi,Hababam sınıfı Üsküdar,İstanbul, Oğlum Necati ile birlikte. Bir akşamüstü, gökyüzüne serili Şairin kalbinde titredi sanki aşk Dört kıtalık sözlere davet etti kendini Serbest ölçülerle sardı şairin sözlerini. Uyaklar, kaçtı bir kenara Noktalama işaretleri iz bırakmadan kayboldu Sözcük oyunları, benzetmeler sahnede Şiirin biçimi, özgürlüğe açıldı. Sevda, cenneti ve cehennemi bir araya getirdi Mutluluk ve acı, şairin yüreğini sarstı Sevgi, hem özgürlüğü veren bir melek Aynı zamanda mahkum eden bir şeytan oldu. Kalem elinde, yüreğini döktü kağıda Şiirde ses uyumları, melodiyi oluşturdu Aşkın tınısı, hayatın harmonisini çaldı Şair, kelimelerle resimlere çizdi duygularını. Kıyametin gölgesi düşerken sevdanın üzerine Mucizelerle bezeli bir dünya kurdu şair Ölüm ve hayat, aşkın gizemli birleşiminde Kaderle seçim, birbirine karıştı şairin gönlünde. Bir kalemi ateşe verdi sevda Yüreği acı sözleriyle dolup taştı Çelişkiler içinde, zıtlıkların arasında Şair, sevgi dolu bir öykü yazdı yaşamın sayfalarına. Şiirin amacı, Sevdanın karmaşıklığını anlatmaktı, Deneyimlerini okuyuculara aktarmak Sevginin çelişkilerini ve zıtlıklarını göstermekti Evrensel bir güç olduğunu savunmaktı, şairin niyeti. En sonunda, şairin kelimeleri Okuyuculara bir yaşam öyküsü anlattı Hayatın anlamını ve değerini gösterdi Şair, Sevdanın evrensel ve sonsuz bir güç olduğunu kanıtladı. UMUT ŞAİRİ A.N.ALPEREN, 21.11.2023 KARATAY |