Bizleri Affedin!!!
Bizleri Affedin!!!
Ey izzetli şehrin çınarları! Ey izzetli şehrin mücahitleri! Ey izzetli şehrin mücahideleri! Ey izzetli şehrin büyüyemeyen çocukları! Gördük , kulaklarımız sağır olduğundan beri sinelerimizin de duymaz olduğunu, kalbimizdeki zayıflığı, insanlığımızı, merhametimizi… Azların çoklara üstünlüğünü. Bize içimizden dökülüyor Gazze’nin her günü Sizler... Bedir’den aldınız sancağınızı, Allah’ın adıyla zırhınızı giydiniz, kimseye minnet etmediniz. Can mal evlat ne varsa feda edip zafer Allahın’dir dediniz. Sizler, bir avuç inanmış Müslümansınız, Selahaddin Eyyubiler beklemeden, hepiniz bu davayı kuşandınız birden Demirden, çelikten, toptan… Öte o mukaddes imanınız. Ebabiller gönderen Rabbinize sonsuz güveniniz Rabbiniz kaç bin melekle ateşi serin kılar iyi bilirsiniz Dilinizdeki Ayetler kızgın taşlara dönüştü düşmanın batmış başında O’ydu, O’ydu, Âlemlerin Rabbiydi ettiren isabet, ‘ ‘Sen atmadın O attı ayetiydi.’’ gök kubbeyi böyle inleten, İman varsa imkan vardır cümlesiydi, hissemize düşen, Haykırdınız bunu Batıya Doğuya tüm insanlığa Müslümanlar nerede ? Kalabalık ama güçsüz.. Kalabalık ama korkak.. Kalabalık ama sessiz… Müslümanlar derin bir uykuda... Peki çocuklar... Seslerinin müslümanları uyandıramadığı O izzetli şehrin büyüyemeyen çocukları! Sizler, bilir misiniz çocuk oyunlarını? Sizler, saklan denildi mi nereye saklanırsınız? Sizler, sahi, saklambaç oyunu nedir, bilir misiniz? Sizler, zalim nefislerin oyunundan büyüksünüz büyüyemeyen çocuklar! Sizler, parklara da gidemezsiniz. Kaydırakta kayamazsınız. Tahterevalliye atlıkarıncaya binip oynayamazsınız. Salıncakta sallanamazsınız. Büyüyemeyen çocuklar! Sizler, insanlığın öldüğü yerde oynayamazsınız. Uzuvlarınıza yazılırken isimleriniz, Nasıl dayanır bu yürek yangınına analarınız babalarınız, Kalınca ellerinde uzuvlarınız.. Söyleyin! Söyleyin! Ey Müslümanlar!.. Yüksel AKBAŞ |