Aynaların G'özüsuretimi betimledi üç yerinden çatlamış güz y’elinde bir ayna.... ağarmış puslu bir duygu yükü vardı ruhun çaprazına düşüp sırlanmış kızıl travmalı titrek çizikler yansıyordu paresinden yüreğime tahammülü perişan yüzüme ç’ağlayan aynanın sırçaları kat(h)redendi/ hiç tanımıyordum : yalnız ve sessiz bir dünya istemsizce yaklaşıyordu arafın naçize eğrilmiş ucuna iç gözüme bükülen aynadan peydahlanıp obruk obruk büyüyordu geleceğe ait gizem fakat bilinmezin uçsuzuydu ; sancısı meçhul yerler çağırıyordu usundan firar etmiş insanları.. hiç kimse ne göçmen ne kaçkındı mülteci kafilelerin defter-i kebiri de kayıptı/ dağılmış tarihin kervanına ayna tutan kırılmış tabletlerde, ne mehdi ne de mesih yazıyordu/ yalnızca.. cennet tasvirli aynalara meleği kıskandıran yüzleri gülümsüyordu gazzeli çocukların... .. |