yağmur mühim değil alın şemsiyenizi koltuk altınıza bir kasım günü sanki düşünceliymiş gibi yürüyün öylesine şehrin kaldırımlarında bilin ki o an bir duvar dibinde size bakan biri vardır ruhunuza zengin hikaye cümleleri kuran
bankta oturan ihtiyara uzattığın bir bardak su dağ olur taş olur çiçek olur kuş olur sessiz bir rüzgar olur bir manaya taşır seni
çok eskiye dayalı bir şehirdir insan uğultulu uçurumları baykuş öten viraneleri de olacak tabi yarısı siyah yarısı beyaz kervanlar da geçecek içinden
şemsiyen koltuğunun altında bir kasım günü oyalanacak bir şey arayacaksın duvar dibinde düşüncelerinin peşine takılıp gidecek sayısız ihtimaller aklaşan saçlarınla birlikte tel tel dökülecek kollarını geniş geniş açarak yürüyen hayaller giderek yaslana yaslana yürüyen alelade bir bastona dönüşecek
uzaklaştıkça seslerden sabahın sekizinden akşamın beşine dek hiç fark edilmemiş parkta gıcırdayan salıncakların sesini duyacaksın küçük bir kız gözlerini iri iri açıp uçan bir ağaç gördüğünü söylerken çocuklarda o beyazbuluta bakıp uçan ağacı görmenin sevinciyle ortalığı neşeye boğduğunda salıncakların gıcırtısını duyamayanların uçan ağaçları neden hiç göremediğini de anlayacaksın
insan kapılarını açık tutmalı her zaman açık tutmalı ki bir derviş konaklasın şehrinde bir yetim doyursun karnını pervaneleri çoğalsın kaldırım ışıklarının kıyılarına tekneler yanaşsın yoksa havanın yoksa suyun toprağın ne anlamı olur ki
bir garip dünyadır şehir garip olan yağmurdur garip olan sudur oysa suyun dili vardır çatır çatır taşları yarar döndürür çarkı buğdaylar un olur
garip olan tenhada başı göğe ağan bağrı yaralı ağaçlardır morçiçeklere durmuş kekiklerdir ocakta kükreyen alazdır ayazı ısıtan odundur garip olan insanın değişmeyen hikayesidir öyle ki kalbin ortasına devrilir bazen kendini yaka yaka hepten kül eder
sokakların derin sırrı vardır şehirde perde perde genişler gökte işlenmiş safir misali masmavi sanki buğday başakları gibi zihnimize asılır acıktırır susatır
yollar birbirine çıkar şehirde köprüleri kalabalık bulutları yağmur yüklüdür zamanı gelince kışı yaşar sobalar tüter umudunun yerinde zamanı gelince yaz çiçekleri bereket getirir betonlaşmış toprağına
tramvaydan inip vapura koşarsın köprüler üstü ve kulelerin arasında yağmur sonrası bulutların altında bir sıra kavak olup dizilirsin şehirde başında esen delice düşünceler önünde deniz fısıldar kulağına masaldan çıkıp gelmiş yağmur tanesi aklına düşer nokta... nokta...nokta…
aklına neler düşer neler sessiz ünlemler gelir o ünlemler ki her biri içi boş onlarca hayalin resmidir o resimler içinde ne denizler boğulmuş ne maviler solmuştur
paslı yürekler gibidir terk edilmiş şehirler ocak yanmaz duman tütmez işte bu sebepten gariptir o şehrin kaldırımları üşütür üşürsün
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
şehrin kaldırımları şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
şehrin kaldırımları şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Her zaman ki gibi kendi tarzınızda yazdığınız gönül sesinizi beğeniyle okudum, gönlünüze gelen ilhamınız, yazan kaleminiz hiç susmasın selam ve sevgilerimle kalın sağlıcakla...
Değerli kaleminizden sayfanızda mısralara yüreğinizin sesini yansıttığınız bu güzel eseri beğenerek okudum akıcılığla anlam ve kurgusuyla güzel bir eser yüreğine sağlık Üstadım nice benzersiz güzel eserler yazmanız dileğiyle kalemin daim ilhamın bol olsun sevgi saygı ve selamlarımla kalın sağlıcakla Kalem Dost...