Minberdeki Çığlık
Bu günlerde hüzünlü bakıyorsun Mescid-i Aksa...
Toprakta bir kan kokusu, Gözyaşları damar olup aksada Umudumu ektigim kahverengi gözlü çocuk Semaya bakar, /İnsin diye Cibril sabahtan akşama. Neşeli seslerin duyulmuyor, Nefesin mi kesildi ey Kibley-i Münevvere? Kulakları duymaz, etrafına bakmaz, Müslimin başı secdede(!) Dile kolay, gönle ağır yük bırakıyorsun /Mescid-i Aksa... Bir cami yanar, Caminin duvarını tutan söğüt ağacı ağlar Bir hastaneye nişan alır da kafir, Arkasından koşamadığı beşiktekilerden Korkarlar en çok da herkesten. Yerin göğün sahibi görür, duyar. Yanar koskoca Furkan da; /tek bir sayfada bir satırı kalır; “Şüphesiz Allah nurunu tamamlayacaktır...” Mavi miydi gökyüzü Kudüs’ün /sokaklarından yukarı bakınca? Ümmet-i Muhammed’e ölü toprağı serpilmiş İki dizlerinin üzerine oturunca? Mevsimlerden sonbahar, aylardan ayaz vurunca Bir minik kalbe hain bir kurşun sıkınca, Kim var geride, beşikteki şehitten başka? Dilediğine kılıcın keskin, nefretin ateşten bir ok.. Karış karış Gazze’de kalır sonunda bir Musa... Yer yarıldı, gök inledi duyuramadın /sağır olmuş müminlere... Nefsinin kölesi olmuş bir avuç kurdeşene... Nemrut’un ateşi yetmemişti ya / İbrahim’i yakmaya; Sesin çıkmasa kalpten atarsın çığlığını, Ucu yanık bir minberde... dilemma Ekim, 2023 Ankara |
Nefsine ateş düştü insanın
gözlerine âmâ
kalbine kin
bak tozlu raflarında
oluk oluk kan...
Tebrikler ...