Tımarhane ...
Günyüzü
düşe kapanık bir film orkestrası Yere bakıp da kendimi gördüğüm ahşap evlere sığamayan bir tiyatro sahnesi Kendimi avutmanın bir tutam çiçek kadar serinliği Kanatlanırken perde perde Maviye çalar önlüğü Gözleri kendini göremeyen aynada Geri durmuş yelkovanı çalınmış Bir delinin aya karşı elleri markalı Kalbin ahiretinde gölge düşürmüş uykulara Ölüm; takip eder bir biti tilki gezdirir gibi arkasından yürür aşk Şişeler yanar bir senfonide Şarkılar suskun bir deliye armağanken Dul bir kapı çalınır Huzura ramak bir bir santimken Aya açılır rutine bir aşık Dünyada kaktüs gibi ayyaş kar beyaz kadar altın yüklü Sıra kadim bir sılaya uyumuş Hasreti virgül rengine beğenip Noktayı bulmaz gönlün çaresizliği bir savaşta Ruh ölmüş bir cesaret ile Gönülgâhı tenekede kukla gezdirirken Bit’er aşk Bit’er ölüm Biter orkestra Yoksul bir dünyada oyalanırken.... Sonbahara davetiye bir muska Çilingir sofrasında bir elmayı nârında Nazarı göğsünde bir tımarhane işçisi Sen söyle şiirinin ismini Maviye dolunay kalır şems Belki de ayn ayın üstüne ... Gezgin imgeler.. |