BOYACI ÇOCUK
Sırtında bir gömlek!
Yaka yırtık, dirsekler yamalı! Bu yavrucak, Yarabbi! Böyle mi olmalı?... Boyu, elindeki boya sandığından küçük! İki yerinden taktığı kayış da sırtından büyük! Boyacı diyen sesi sanki, ümitt bekliyor! Mahsun bakışı dağdan, taştan medet bekliyor! Elini cila yarmış! Yazın sıcağı, kışın ise soğuğu, cabası! Gözü müşteri arar: "Bir Bey yok mu acaba?" Diyerekten! Kahvelerde boğazını doldurur İzmaritin dumanı! Yazın sıcağını yer, kışın ise ayazını! Dünyası Yıkık! Ve de hayalleri kırık! Saklı duran kalbimde, düğümlenen hıçkırıklı sesimle! "Hey boyacı bak!" "Bak!’ dedim ağlamaklı sesimle! Bana döndü sevinçle, tebessümle! "Gel!" Dememe gerek kalmadı! Hemen koştu yanıma! Yavrucağın kanı kaynamıştı, kanıma! Yüz lira uzattım! Dedim: "Üstü senin olsun! Al yavrum! "Hayır!" Dedi! "Senin olsun!" "Ben sadaka değil, hakkımı alıyorum! Ağlamaklı sesli haykırdı! "Ben dilenci değilim! Boyacıyım boyacı! Birden sevince döndü içimdeki acı! Ve "Hak ettiğini almanı insan!" Diye ekledi! Sonra önüne bakıp, cevabımı bekledi! Ben ellerimle silerken gözlerimin yaşını! uzaklaştı yanımdan! Utancından saklıyordu başına! Dinçer Dayı |