Kısa- Kısa II.Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Kısa kısa’ların devamı var ve bunlar şiircik bile değil sadece yorumcuklar..daha önce bahsettiğim gibi bu çalışma yorumcukları birleştirerek yaptığım bir çalışma...beyenilerinize
Eylül..
Ne çok severim seni bilirsin Rahmine düştüğüm bir katreydim Çıplaklığını sarı yapraklarını.. Ve yalnızlını taşırım..gözlerim’de Başlangıcımın hüznü yağar sen’de Ayrılıklarım, aşklarım hep eylül’dür ben’de Ben ki yılmam ıslanmaktan.. Ben ki gocunmam, seni sensiz yaşamak’dan. Üşürüm her dem..sızlar iliklerim Savrulurum dingin kuytularına Adın rüzgar olur her eylül’de.. I. Tohumum Eylül’de saçılmış toprağa Hasadım Haziran’da biçilmiş Bu yüzden ayrılıklarım ’Eylül’ kokar Anamın kucağı kadar sararmış sonbahar Hazan benim göbek adım’dır Yağmurlar gözlerim’de yalnızlığı yağar. Çaresizlik bir fırtına boran ki, sorma.. Sorma, dayanamaz acıma kainat ağlar. II. Her birimiz kurbanız dalgınlığımıza Gözler açılır bir gün kavrar gerçeği benliğimiz Yangın yerinden geriye sadece küller kalır Rüzgar’da savrulur hüzünlerimiz... Yılgınlıktır şıranın tadı.. Hesap kitap tutmaz heves’dir.. Yara’dır kanar ’Sultan’ olsa’da adı Gül yaprağında gizler günahı Sular temizler arıtır sevdayı... III. Ne kolay seviyoruz değil mi? ummanı! Nasıl da alışıyoruz...deryalara.. Engin denizlere; ne kadar hasretiz. Bir okyanusa kanamakmış hayat Ortasında kaldığımız sulara dalarak Sığınılacak bir liman bulmuşuz Fırtınadan yeni çıkmış gemi misali Bir güneşin altında nasıl da muhtacız Gövdemizden kırılıp dibe vurmaya Ki bağlıyken zincirlerle mendireklere Yelkenleri rüzgârdan yırtılmış gemilerin Sadece Martılar konar güvertelerine Bana bir şiir yaz, balıkları anlatsın Hiç bir kaptan, bu şiiri okumamış olsun Bir şiir yaz. IV. Kapılar kapanmasın diler gönül. Yaralar kanamasın...şiirler ahh! şiirler... Şiirler ağlamasın. Duydum diyarı gurbet’de bir şair ağlar! Yüreğime karabasanlar çöker. Yönelirim semaya ellerim dûaya kalkar. Gözlerime bir çift göz bulut, bulut yağar. Rahmana kavuşmak sırası bende’dir. Azrail kılıcını benden yana sallar. Sen gidersen mısralar öksüzlüğüne ağlar Ağlama ey şair! en dermansız dertler Yüreğimde çağlar.. V. Gönül hangi sırrı saklayabilir ki? Ya kirpikler nemlenmez mi? (Süzülür sevdiğimin yüzüne damlalar) Kuytulara gizlenir hayat kaçar kendinden bile Gömer sızısını gölgelere. Bir ülke yıkılır içinde.. Gurbet’e eşdeğer yalnızlıkları vardır. Mateminde hayatın kim bilir ne sırlar saklıdır. VI. Yazılanlar... Dağın görünen bir yüzü Ya yazamadıklarımız? .. Yazılamayanlar.. (muamma) Ne zordur; ve bir o kadar kolay İnsanın kendi, kendisini yargılaması Ve mahkûm etmesi kendisini, kendisine... Ve aşkı vurması zincirlere... Hem davacıyız hayattan, hem davalı Hüküm giymişiz daha doğmadan. Nasıl yargılayabiliriz gerçekleri nasıl? Prangalarla bağlıyken yaşamaya. VII. Ve ölemiyorduk bir türlü Korkuyorduk... Tanıdık değildi hiç bir duygu İlk defa ölümün nefesini duyarken ensem de... Ve içim de ki düğümlerin birer, birer Çözüldüğünü hissettiğimde Yangın yeriydim. Ki yakıyordum ateşleri Vuruluyordum sol yanım yok’du İçim çekiliyordu sessiz sedasız ölüyordum Ve artık korkmuyordum yaşamak’dan. VIII. Ve yakılır tablolara sürülen tüm renkler Yırtılır zaman tükenir aşk... Simsiyah bir küldür elinde kalan Geride bırakdığın elsizliğindir susar kalem.. IX. Yollar ahh! yollar... Ömrüm kadar uzun.. Ve ömrümden uzun yollar.. Hicranla kanar bir yetim yolun başına.. Ağlar yollara...dalar yollara... Barikatlar kurulur yıllara inat yarınlara.. Emine Genç |
saygılar