BULUTLARIN KARLARLA DAĞLARLA SEVİŞMESİ
Bulutların Dağlarla Karlarla Sevişmesi
Bulutların dağlarla seviştiği gecelerde Adam boyu karların da yandığını bilirim Eskimiş bir fener gibidir gözleri Ahıra düşmüş tavuk hırsızı tilkinin İnek sıcaklığın da tenler ayaza meydan okurken Buz tutmuş yeni terlemiş bıyıklarla Sıcak bir tezeğin ezikliğindeydi Köy yollarında ezberlediğim adın Kalenin burcuna asmıştım rengarenk kekliklerin tuzaklarını Mavzerimin donmuş tetiğini ısıtırken açlığım Göçebe leyleklerden utanmıştım.avlanırken ki hırsımı Tandırda pişen yanık bir keteden çıkarıyordum Ceketimin yamalı ceplerinde babamın diktiği muskayı taşıyordum Yün çorapların ıslaklığında çürümüş parmaklarımı Paslı tenekelere doldurulmuş arpalarda iyileştiriyordum Gençliğimin yalnızlığını Bir ikindi karanlığında iki çift tavşan önümden kalkıyordu Yuvalarını unutmuş yaban kalmış kişiliklere koşuyorlardı Kocaman boz ayı tükürüyordu kış uykusuna geç bıraktığım için Taşlara bal sürülmüş gibi karları yalıyordu susuzluğunda Bir çoban anlatıyordu buzları kırıp yıkandığını Üşümek donmak istesede ayaz agustos sıcaklığı gibi yakıyordu yalanlarını Kurt ve it sesleri Tavuk sesleri koyun melemeleri ve birde sarı öküzün bööleri Samana ve zamana muhtaçtı Eşkiyalar köyü bastığında herkes açtı Zengin olanlarda duyunca kaçtı Hacı dedem elinde radyosu bu bozuk evlat Motoru yanmış duman çıktı içinden Şehir yolu kapalı acanssız kaldım Hökümet ne yaptı acep zamları İhtilalmı oldu.. yok yok cendermeler gelmedi ihtilal olsa gelirlerdi Hoş gelselerde gelemezler ya yollar kapalı Aşık Reyhaniyle Mevlit Eysani Düğün için gelmişlerdi en büyük ahıra Onların saz çalmaları ineklere ve danalara hoş gelmiş olmalı ki Eşlik ediyorlardı hep bir ağızdan Köyün en zengin kızı evleniyordu belli ki İbrahim Tatlıses gibiydi aşıklar Ne mum vardı ne elektrik Gaz lambasının ışığında oynuyordu gençlik Türküler sevda gibi sıcak Bahar kadar tazeydi Gelin ata bindiğinde önünü çocuklar keserdi Kandırmaya iki akide şekeri yeterdi Ey parfümü koklamamış çiçek kokulu yar Düşürdüğün kirpiklerinde binlerce ah var Şehirler ışıksız yollar dar orusbu olmuş kar Denizler tarla kanı çekilmiş bit gibi arsız Yeminler bedbaht aşklar ihtiyar Kısa filmler gibi öykülerinde ödülsüz Sanmaki damlardan atlar düşmez yüreğine Vitesi küçülmüş hızınla sevme Seveceksen bekletme kışı kar çiçeklerini Sunacaksan sun gönlündeki yazı Köyümün ayazı yüreğimin sazı Hüseyin Yük |