sana/sadece sana..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın üç mevsim/
dokuz ay/ ikiyüzellialtı gün/ altıbinyüzkırkdört saat/ten sonrası sayılmıyor.. (. . .) tekrarı olmayan rüyalar gibisin/ topla dağıtmış olduğun çocukluğunu erken kalktığın sabahlarda ve bil ki her sabah odama taşan yaşama telaşlarının elektriğine çarpılıyorum sana ıslak teminle/parmaklarımın arasından kaçıp gidiyor zam/AN..bilerek ardından gitmeyeceğimi ki kelimelerinin sağanağındayım/sana sussam..sana sus(a)sam boğulacağımı bil/iyorum.. (...) Biz tutuşuyorduk/ Onlar gül yaprağını kokluyordu.. Tufanı çağırıyorsan kirpiklerine ve dokunuyorsam hala yüreğine, kırılmış taşların kaderi gibi toprak olup, savuruyorsan bir avuç, içindeki yerimi öpüp, bir çukur açıp derinlerine, susuyorum.. sahi, uzun uzun cümleler kime kurabilirdiki insan, sesini hapsetmişken ciğerlerinde.. önümüz kış lirik ayazlarda üşürken aşk... Atlas bir kafiye ısıt gerdanında, düşlerine kurban edilmiş bir şiir bırakıp ardında, yağsana üstüme çığ ve sel.. en çorak yerlerimi ıslat. toprak böyle nefes alıyor sakin ol! kaygılar kayganlaştıkça bir depreme gebe kalıyor hevesler.. erozyon bu... bir ağaç ne kadar tutabilirdiki kendisini bulut/deniz çeker içine yer/ -im efsunlu şiirlerin kehanet dolu sözlerin sarkarken şimdi heryerimden. karalara bürünüyor bir kadın ve yerin soluğu çarpıyor yüzüne. saf bir gerçek kalıyor geriye dökülen herneyse. toprak, buhar ve nem ki beklediğim en kalabalık yolculukta adın şimdi ha geldi ha gelecek bir heyelan dudaklarımda.. (...) |
Binlerle sarsıntı tekrar tekrar nefes olmayı beceren göçük altı duygular
Onlar yine yol bulmaya çalışacak biz yeni depremlerle susturmaya öğrenmisiz doğa anadan
Hep yeniden
Yeniden
Tebrikler sevgiler