BU KAÇINCI ÖLÜŞÜM
Ne çok öldüm ben, ne çok ecelsiz
Bölüşüldü etim, kimliğim belirsiz Dağ başında öldüm, parçalanmış Kusursuz bir ölümdü tasarlanmış Bin yıllık bir açlıktan çıkmışcasına Saldırdılar üstüme Ne çok kudurmuş Ne çok saldırgan Azar azar payladılar beni Gece bile korktu çığlığımdan Olağanca kalabalık bir meydan İnsanlar kör,insanlar sağır ve suskun Telaş içinde koşturan bir kadın Elinde buruşturlmuş kanlı bir afiş Vurulmuşum genç bir kızın gözlerinde Çullandılar üstüme Nasıl insafsız Nasıl vijdansız Yaşıma bakmadan vurdular beni Ölüm bile korktu gözlerimden Diyarbakır’da gece ve karanlık zından Mosmor ağlar, kahır yüklü genç adamlar Aydınlandı karanlık, gördü saçsız kadınlar Yandı hücreler bir kibrit büyüklüğünde Tutuştu dört yandan, yandım alev alev Ağır tiner kokusu Bakıyor hain Bakıyor cellat Etim terkediyor kemiklerini Diyarbakır bile korktu cesedimden Soğuktu, sokaklar buz kesmiş Ellerim, saçlarım, gözlerim üşüyordu Birden silah sesleri, birden kurşun yağıyordu Ve canıma değen yirmi karanfil çiçeği Sokak akan kanımla yıkanıyordu Nasıl sıcak Nasıl kırmızı Nasılda akıyordu Denize giden ırmak gibi Toprak bile korktu kanımdan BEŞİR ÇİTAK |
*** BU KAÇINCI ÖLÜŞÜM *** şiirini, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşım, içtenlikle KUTLUYORUM...