sana/sadece sana..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın sen, rengini unuttuğun gün..
ve bil ki kelimeler/in soyundukça hecelere bir b/aşka kokuyor mevsimleri çiçeklerin.. ıslağındayım. durgun olmayan ırmaklarında yüzünü arıyorum/yüzüm gibi arsız sorgular bulaşıyor avuçlarına başka hiç bir dilde dillenmeyen ve başka hiçbir kimsenin bilmediği kulaklarımı neden çınlatmıyorsun? neyin dışındayım/ içinde kimin? peki/ yüreğin ne kadar maviydi şehrine yağarken yağmur değişti bil/iyorsun iyot kokusu ve mısralarındaki salt zarafet ki buzullarını bu yüzden eritmişti dilinin ucundaki tedirgin ses… kanımda taşıdığım mavi/ yüreğimdeki okyanusları doğurmaya yetmediğinde tanıdım seni, ne kadar sırılsıklam olursak o kadar ses/ ne kadar üşürsek o kadar sevdalı olurduk/ tali yol çıkmazlarında.. elbisenden önce ruhunu soymak istiyordum duvarlarının yıkıldığı bir zamanda, yerinden sökülmüş seslerimizi ve dileğimizi Tufandan kurtulmuş bir çiçeğin yapraklarını düşmüş bütün renklerine serip dokunmak istiyordum hiç öpmediğin parmak uçlarımla en acımayan yerlerine…. ve bilki sevgili; pür dikkat bakışlarınla, gözlerine çarpıyor kelimeler/im ki yüreğini he-ce-li-yo-rum üç harf.. şişesini arayan bir deniz ve ıslanmış kağıt.. sırılsıklam her yerinle üşüyor biliyorum çocuk yüreğinle. senin gamzelerin taşımaz mı gülüşlerini? peki/ kime gidersin alevin sönünce... bir şiire sinmiş koku buldum, mavi ve siyah zakkum tadında biraz ki neyin öcünü alabilir insan, sevişmelerinin ertesi, silemiyorsa unutkanlığının terlerini.. tene değer ten ve böyle başlar her sevişme ki ben kirpiklerinden düşüp göz bebeklerine dokundum, teninde eserken dört mevsimin kokusu.. inan bu yüzden alt dudağımdan bir b-aşka d-üşüyor sureler.. kimse kendisine o kadar inanmıyor biliyorsun.. yokluğunda g-özlerim daha yorgun sadece.. daha az varım gibi.. anlamıyorsun değil mi? eksiliyor kültabağımda izmaritlerin sayısı ve bardaklar ki batıyor alt dudağıma çatalın ucu.. sen hep aynı şarkının nakaratlarına yakışıyorsun..doğru soruyu sormakla başlar ilk kendinden gitmek..bu yüzden mi bana b-akmayı bıraktın..bi haberken senden balıkçı kasabaları...tamam/sus aralığında gel konuşalım hayattan ve sonra ne olmadığından hayatın..çağrılmayan yere gitmeden önce................ "kimbilir belkide kenetlenmek/kilitlenmek... ağaca b-akarken yeşilden ziyade fotosentezi hissetmek derinden/teninden." sonramsın/ zifir karanlğımın içinde.. sen ki ezberlerini bozarken yüreğimin, bir kelimeyi kıvırıp dil ucu sadakatimde ısırıyordum alt dudağımın içini.. sonramsın/ ve en sonumdasın, bütün yollarımın sana çıktığı ki soluğum kesilirken nefessiz bitmemiş sözüm gibi dökülüyordun parmak uçlarımdan ve sen sızarken çatlaklarımdan ışığın düşüyordu gölgelerime.. parlayan bir ay ışığı gördüm teninde.. beni yakan ateşinin altından sıyırırken nabzımdaki hasreti/hararETİ.. ben bütün meyveleri yere dökülmeye hazır bir mevsim gibi delicesine dönüyorken yerimde, bir solo tırmanışı dudakların ki yüreğinin ritim tutan yamaçlarından kış olsa çığ düşerdi içime.. (...) |
İçimin abartılı hali
Yağmura benziyordu
Sağanak ....