KAĞIT, KALEM VE HAYAL GÜCÜ
Her zaman söylerim. Kalem ve kağıt olunca istediğiniz ortamı kolayca oluşturabilirsiniz. Kalem ve kağıt varsa gerisi sizin hayal gücünüze kalmıştır. Dünyanın en zengin adamı olabilirsiniz hem de bir anda ya da en fakiri. Şu an çok zengin olduğunuzu hayal ederek gün içerisinde ya da yirmi dört saatte neler yapacağınızı sıralayın. Çok odalı ve büyükçe havuzlu evinizi kahve eşliğinde seyre dalın. Son model arabalarla gezdiğinizi hayal edin ve evin bir odasının ağzına kadar para olduğunu düşünün. Şu an tam da kapıyı açmak üzeresiniz. Çok mutlusunuz değil mi? Kİme neye göre? Şu an gerçekten mutlu musunuz? Merak içersindeyim. Bak işte kalem ve kağıt elimdeyken bile meraklanmaya girdim. Gördünüz mü kalemin kağıda kondurduğu busenin tılsımını?
Az sonra arabana bindin ve çıktın yola. Hayatını içine drama da lazım. Hep güllük gülistanlık nereye kadar. Uzun bir yolculuktasın. Yüzlerce kilometre gittin ve ortam ıssızlık çok korkutucu bir hal almaya başladı. Hay Allah yakıt göstergesi kırmızı yanıyor ve az ilerideki lila tabelada en yakın petrol istasyonu yüzlerce kilometre uzakta diye gıcık bir gülüş atıyor. Cebindeki sınırsız para sadece bir kağıt yığından ibaret, telefon hiç sinyal almıyor teknolojinin son modelleri doğa karşısında acizliğin dibini görmek üzere hatta gördü bile. Birkaç dakika sonra bir damla benzin kalmadığından araba yavaşça dururuyor. O an kağıt ve kaleme rica yerine emretme ihtiyacı hissediyorsun ama nafile. Şimdi imtiham zamanı. İstesem bir cümle ile sana çekici ya da yakıt gönderebilirim fakat yapmayacağım. Gıcıklığım üzerimde bugün. Sağ koltuktaki yarım kalan suyu bir dikişte bitirmek belki de hayatının en kötü kararı olacaktı. Oldu bile elime düştün. Şımarık şey yağmurlu havada bir damla su yok sana. Neyse on km ileriye şırıl şırıl akan bir çeşme yazdım. Tabanvaylara güveniyorsan git ve kana kana iç. Karar senin. Oradan bir tek aracın geçmemesine ne demeli? Kalemin gücü. Çok para, altın kaplama telefon ve milyonluk saatin hiçbir kıymeti kalmadığını haykırıyor. Zaman durdu ve adeta şu an uzaydan gelmişçesine yabancı bir ortama girdin etrafın olabildiğince yeşillik dolu. Kuş seslerine karışan ağustos böceğinin şarkıları delirtecek gibi değil mi insanı? Zevksiz şey? Az önce son ses dinlediğim müzik belki de intikam alıyordur senden. Kim bilir? Bak işte kağıt ve kalemin gücü burada saklı. Hele tek başınıza kaldınız mı alın elinize kağıtlı kalemi yazın olacakları sonra ne mi yapacaksın otur ve izle... Şimdi hayatın kendine has kurallarını yaz ve sonra sil. Boş bir kağıda yazacakların senin anayasan olsun. Beğenmediklerini, işine gelmeyenleri kaldır; olmadı yenisini yaz. Bir sabah 40 çeşit kahvaltı yap başka bir sabah bir köprü altında uyan. Çöpten kahvaltılık ekmek topla git bir parka otur yumuşak tarafını ye sert tarafını ufala kuşlara at. Ertesi sabah takım elbise giyiver herkesin sana gıpta ile baktığı iş yerine git ofisine girerken kahve söyle zarar ettiği için sinirlen ya da kar ettiğin için havalara uç. Sen bilirsin. Kızma. Bugün böyle. Kalemin gücünü asla hafife alma. Birkaç gün önce yolda kaldığında doğa ile nasıl bir mücadele içerisine gireceğini en çok değer verdiğin şeyin üzerine not al. hayatına dair bir şey yazmak istedim ve hiç kağıdın yok cebinde özenle koruduğun seni her şeyden koruduğunu zannettiğin özel kağıt parçaları var. Şimdi en büyüğünü çıkar ve masaya koy ve ona de ki: ‘’Sen yerinde ve zamanında güzelsin. Benim için birkaç gün önce ıssız bir yerden mahsur kaldığımda tuvalet kağıdı kadar değerin olmadığını anladım diyerek paranın moralini boz. Kendine bir iyilik yap ve bu ay çalışanlarının maaşını vaktinden önce ve fazla öde. Zarfın içerisine koyduğum paraların yanına en özel cümleni yaz. Şu an patronsun ve çalışanın maaş zarfına ne yazardın, düşün düşün. Birkaç dakika sonra kendini çalışan; maaşını ilk almaya geleni de patronun hayalet et. Sana nasıl davranmasını isterdin ya da zarfına ne ne yazmasını arzulardın. Düşün. Hayat düşünmekle başlar sonra yazarsın daha sonra ya tozlu raflarda saklarsın ya da birileri okusun diye odanın orta yerindeki sehpaya bırakırsın. Şu an hiçliğin tam da ortasındasın ve bilinmezliğe yolculuğun kaç ay ya da kaç yıl sürecek bilmiyorsun. Şimdi sakince yerine otur ve al eline kağıt ve kalemi kendine mektup yaz. Hangi tarihte olacağını kendini nasıl cümleleri kuracağını çok da düşünme sen sadece yaz, Dostum. Kağıt ve kalem dilsiz, sağır ve kör bir sırdaştır. Taki, sen konuş diyene kadar. |