DELİORMANŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Küçüklüğümden beri gider geliriz, geçeriz bir ormanlıktan sonra varırız köyümüze.
Çok dolambaçlıdır dağı aşmak. Geçit vermez ağaçlarla ve yeşilliklerle doludur bazı yerleri. Kimisi yüreğindekileri bırakmıştır taşına, toprağına, ağaçlara, kuşlara. Kimisinin büsbütün anıtı durur. Taş üzerine kazınmış adı ve zamanı ve biraz da çiçek bırakılmıştır. Son ziyaretimde geçerken bu yollardan, Kağıtlarımın üzerine düşüverdi, Ağaçların gölgesi, kuşların sesleri, Güneşten küller savruldu sanki, Kazınan taşların tozları örttü hepsini. Sanırım bunlar Deliorman’nın hediyesiydi bana... Yaşarken, geçerken ilham verdi bana.
Bir Deliorman’ın içinden geçer yüreğim.
Bazen yavaşça çıkar, bezen hızlıca iner. Kaybolmadan ormanın derinliğinde. Kuşlar oyalar bazen, bazen sarmaşıklar. Bir Deliormanı’n içinden geçer yüreğim. Bazen yavru karacalar, bazen koca ayılar can verir. Rengine doyamadan canım ormanın. İnsanlar oyalar bazen, bazen insanımsılar. Bir Deliorman’ın içinden geçer yüreğim. Bazen o büyütür bir ağacı, bazen ben tırmıklarım toprağı. Altında kalmadan bu yüce doğanın. Sel oyalar bazen, bazen fırtınalar. Bir Deliorman’ın içinden geçer yüreğim. Bazen o patlar içten içe, bazen ben yanarım kendi elimle. Tozuna dumanına kapılmadan Deliorman’ın Yangınlar oyalar bazen, bazen içimdeki yanıklar. Bir Deliorman’ın içinden geçer yüreğim. Bazen rüzgarında harlanır, bazen cemresine düşer sevdalar. Nefesimizi keser bin asırlık kavaklar. Yar oyalar bazen, bazen o yarınlar. Osman MAHMUTOĞLU |